...ilaç, şuruplar ve bitkilerle çalışma, akademia ve sofistike literatür ve matematiksel analiz arasındaki gerçekten yoğun bağıntılara dayanır. | Open Subtitles | من صنع الآلات، من العمل بالمعدن والنار من العمل بالأدوية والعقاقير والنباتات والثقافة على تحليل أدبي ورياضي متطوّر |
Kızın, Twilight mesaj panosunda konuştuğun kızlardan daha sofistike olduğu kesin! | Open Subtitles | هي بالتأكيد أكثرُ متطوّر مِنْ الواحدِ تُدردشُبالغسقِ لوحات الرسائل. |
sofistike, gülünç ve bu tarz bir şeyi bütün gün boyu duyuyorsunuz. | Open Subtitles | إنه متطوّر, ومضحك، وكنتما تسمعان هذا الكلام طيلة اليوم. |
Elektronik eşyalar, bilgisayar, telefon, hatta sesiniz binadaki gelişmiş bir lazerin okuyabileceği titreşimler yaratır. | Open Subtitles | الأجهزة الإلكترونية حاسبات، هواتف. حتى صوتك يخلق الإهتزازات أنه ليزر متطوّر مؤشر في البناية |
Beynim diğer insanlarınkinden daha gelişmiş. | Open Subtitles | عقلي متطوّر اكثر من عقول الآخرين |
Aslında, kontrol etmesi oldukça karmaşık. | Open Subtitles | في الحقيقة، هو، بالرغم من السيطرةِ متطوّر جداً. |
Şu an bu teknolojiyi kullanarak şu an bu odada olmaması gereken Evo'ların olduğunu öğrenmiş bulunuyorum. | Open Subtitles | باستخدام هذه التقنية الآن علمت أن ثمّة متطوّر غير مسجّل هنا في هذه القاعة |
Dünyanın en yeni teknolojik harikası olan bir kol saati içinde GPS ve dokunmatik şifre çözücü var. | Open Subtitles | إنّها الساعة الأحدث والأكثر تطوراً في العالم GPS مع ومستجيب متطوّر |
sofistike, gülünç ve bu tarz bir şeyi bütün gün duyuyorsunuz. | Open Subtitles | إنّه متطوّر و مضحك وأنتم تسمعون هذا الكلام طيلة اليوم |
Sözleşme yenilenirken elimi güçlendirmek için... ..bir haftalığına sofistike bir televizyon programı yapacağım. | Open Subtitles | النيل، نحن تَحَدُّث عن العَمَل a برنامج تلفزيوني متطوّر لإسبوعِ واحد |
Penisi sofistike bir protez ile değiştirilecek. | Open Subtitles | قضيبه سيتم إستبداله بعضو صناعي متطوّر. |
Sandra Cutler ın laptopuna oldukça sofistike bir yazılım yerleştirmiş, ve böylece onun her türlü iş dosyası e-posta vs herşeyine erişebiliyoordu. | Open Subtitles | لقد قام بتنصيب برنامج متطوّر للتجسس علىكمبيوتر(ساندراكتلر)، وكان بإستطاعته الولوج إلى كلّ ملفّات عملها ، الرسائل الإلكترونية كلّشيء. |
- sofistike bir şey. | Open Subtitles | -إنّه متطوّر . |
Beynim diğer insanlarınkinden daha gelişmiş. | Open Subtitles | عقلي متطوّر اكثر من عقول الآخرين |
Söyleyebildiğim kadarıyla gelişmiş biyo-sentetik bir organizmasın. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}بقدر علمي، إنك كائن .حيويّ اصطناعيّ متطوّر |
Khalek gelişmiş, evet, ama ne kadar bilmiyoruz. | Open Subtitles | نعرف أن (كاليك) متطوّر لكننا لا نعرف المدى الذي بلغه |
Belki projen benim anlayamayacağım kadar karmaşık. | Open Subtitles | أَعْني رُبَّمَا يكون مشروعكَ متطوّر جداً علي لأفهمه |
Hükümet için oldukça karmaşık bir alet bu. | Open Subtitles | هذا متطوّر جداً لمعدات الحكومة العسكرية. |
karmaşık bir bilgisayar programı. | Open Subtitles | إنه برنامج حاسوبي متطوّر |
Bakın, ben bir Evo'yum ve sadece yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | انصت، أنا متطوّر ولا أريد سوى المساعدة |
Tüm yaşam belirtilerinizi kontrol edip, 4 milimetrelik anti-manyetik titanyumdan içinde GPS ve dokunmatik şifre çözücü var. | Open Subtitles | إنّها تراقب جميع وظائف الأعضاء الأساسية بها 4 مليمتر تايتانيوم المضاد للمغناطيس GPS مع ومستجيب متطوّر |