Gittikten sonra, annemi aradım ama Keith benden önce davranmış ve anneme hiç yardımcı olmadığımı söylemiş. | TED | وبعد أن غادرنا، اتصلت بأمي، ولكن كيث سبقني، وأخبرها أني لم أكن متعاونة. |
Teşekkürler Doktor Katz. Çok yardımcı oldunuz, hoşça kalın. | Open Subtitles | اشكرك دكتورة كاتز لقد كنت متعاونة جداً, مع السلامة |
Adam cinayetle suçlanıyor. Polisler yardımcı oluyordu. | Open Subtitles | لقد أثار ضجة بالقتل ,الشرطة كانت متعاونة |
İşbirliği yaptığı sürece o ameliyat sadece bir tehdit olarak kalır. | Open Subtitles | بمقدار ما تتظاهر به الآن بمقدار ما ستكون متعاونة هذه الجراحة ليست إلا تهديد ليس أكثر |
İşbirliği yapan bir denekle birkaç gün, aylık teorik araştırmaya değer. | Open Subtitles | بضعة أيام مع رايثية متعاونة تعادل أشهرا من الأبحاث النظرية. |
Doktorla işbirliği yapıp görevi gereği soruna çözüm bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | انها متعاونة مع الدكتور وهي تقوم بواجبها وتحاول ايجاد حل لهذه المشكلة |
Soruşturması sırasında polise yardımcı olmuştur ve ...bu operasyonlar için ne para istemiştir ne de almıştır. | Open Subtitles | علمت أنها كانت متعاونة كلياً، طوال تحقيقات الشرطة، وأنها لم تتلقّ أو ترغب في استلام أي مقابل، |
yardımcı olmayan tanık, bu sık olan bir şey. yardımcı olmayan müvekkil, bu çok nadir. | Open Subtitles | شاهدة غير متعاونة ، هذا أمرٌ شائع، لكن عميلة غير متعاونة ، فهذا أمرٌ نادر. |
Tabii. Telefonda pek yardımcı olamadığım için kusura bakmayın. | Open Subtitles | بالطبع، عذراً لم أكن متعاونة أكثر عبر الهاتف |
Hiç yardımcı olmayan, ukala inatçı, her şeyi bilen bir tip. | Open Subtitles | إنّها مغرورة غير متعاونة عنيدة وتعرف كلّ شيء. |
Bu soruşturmanın devamı için yardımcı olmuyorsun. | Open Subtitles | انك لست متعاونة ولا تساعدينا في اكمال مجرى تحقيقنا |
Bugün bize ne kadar yardımcı olduğunu göz önüne alacaklar. | Open Subtitles | اعني,انهم عازمون على اعتقالك وسيرون كم كنت متعاونة هناك,اليوم |
2 hafta önce birdenbire istifa edip, acemice intihara teşebbüs etmeden önce beyaz sarayda yardımcı olarak çalışmış. | Open Subtitles | عملت متعاونة لدى الرئيس غرانت في البيت الأبيض حتى استقالت فجاة منذ بضعة أسابيع ولم تنجح في الإنتحار |
Ve gerçek şu ki Beyaz Saray'da yardımcı olarak çalışan Amanda Tanner ile ilişkim vardı. Gideon, listeyi batı kanadındaki 57 erkek çalışana kadar daraltmış. | Open Subtitles | كانت تربطني علاقة غير شرعية مع متعاونة في البيت الأبيض اسمها أماندا تانر ضيّق غيدين النطاق إلى 57 موظفًا |
İşbirliği yaptığını veya sorun çıkardığını ve baş belası olduğunu yazabilirim. | Open Subtitles | يمكنني اختيار أن أكتب بأنكِ متعاونة... أو أنكِ تخلقين المشاكل ومزعجة |
Seni LAPD'ye teslim ederken bizimle işbirliği yaptığını söyleriz. | Open Subtitles | وحين نسلمك للشرطة سنحرص على إخبارهم أنك متعاونة |
Biliyorum, burada birçok değişiklik oldu ama hala işbirliği yaparak çalışıyoruz, değil mi? | Open Subtitles | اعرف انه حصلت بعض التغييرات هنا لكن لازلنا في عيادة متعاونة . أليس كذلك؟ |
Fikrimiz yok. Yerel polisler ve yetkililer tam bir işbirliği yapıyorlar. | Open Subtitles | لا فكرة لدي، الشرطة المحلية والسلطات متعاونة تعاونًا تامًا |
"Anneniz bizimle işbirliği yapıyordu." dediler. "Sizin de işbirliği yapacağınızdan eminiz." | Open Subtitles | و قالوا انها كانت متعاونة خلال العملية لذلك نريد التأكد أنك ستتعاونين أيضا |
- Doğru diyor. Yani bir nebze bile işbirliği yapsa... - ...şimdiye çoktan tüymüştük! | Open Subtitles | صحيح، فلو كانت متعاونة على الأقلّ لكنّا قد رحلنا الآن |
Müvekkilim soruşturmanız için iş birliği yapmaya hazır. | Open Subtitles | انظر , موكلتتى كانت متعاونة بالكامل مع تحقيقك |