Karmaşıktı ama bu karmaşıklıkta fazla değişken bir şeyler vardı. | TED | لقد كانت معقدة، ولكن هناك شئ متقلب في هذا التعقيد. |
Ama hava epeyce değişken değişiklikler olmuş olabilir. | Open Subtitles | حسناً،الطقس متقلب نوعاً ما ربما قد يتغير |
3.günde, Gardner karamsar ve dengesiz bir ruh haline büründü. | TED | في اليوم الثالث كان متقلب المزاج وغير متوازن. |
Eğer Mary kocasından evleneli bir yıl bile olmadan uzaklaşabiliyorsa o dönek ve ahmak bir kadındır. | Open Subtitles | بعد اقل من سنه زواج اذن فهي شخص متقلب وامراه غبيه |
Bu adam heyecanlı ve ürkek. | Open Subtitles | هذا الرجل متقلب المزاج و متوتر لذا أسترخي |
Gerçek aşk, hercai bir varlıktır bulunması zor, evcilleştirilmesi hemen hemen imkansızdır ama Varrick ve Zhu Li şunu kanıtladılar ki en imkansız aşların bile mutlu sona erişmek için bir şansları vardır. | Open Subtitles | , الحب الحقيقي هو مخلوق متقلب , صعب الإيجاد , ومستحيل تقريبا ترويضه لكن (فاريك) و(جو-لي) قد أثبتا |
O ne kadar huysuz, değil mi? Buraya kurallardan kurtulmak için geldim! | Open Subtitles | اللعنه عليها ـ يا إلهي ، ياله من ثرثار ٍ متقلب المزاج |
Ve yeni bir işletim sistemi yazmak kaprisli bir mesele değildi. | TED | وكتابة نظام تشغيل جديد لم يكن مسألة مزاج متقلب. |
Çok pervasız ve ne yapacağı tahmin edilemez hale geldi. | Open Subtitles | أصبح متهوراً جداً، متقلب جداً. |
değişken bir tip. | Open Subtitles | كان يتغيب عن العمل كثيراً. كان شخص متقلب الأهواء كثيراً. |
Gstaad'ta Şükran günü hava çok değişken olabiliyor. | Open Subtitles | الطقس في جاستد قد يكون متقلب في عيد الشكر |
Belki de yeni malzemeler gerektiren, tavanın nasıl hafif yapılacağı, nasıl yarı saydam yapılacağı, nasıl parlak olacağı, ve nasıl değişken olmayacağı ile ilgili çalışmalar, | TED | دراسات لهيكل السقف : التي تتطلب مواد جديدة ربما، كيفية جعله أبيض، وكيفية جعله شفاف، وكيفية جعله متوهج، كيفية جعله غير متقلب. |
Bu günlerde piyasalar oldukça değişken. | Open Subtitles | ما اقصده, ان السوق متقلب هذه الايام |
Hayır. Senatör babam zalim, kurnaz ve değişken biridir. | Open Subtitles | لا والدي السيناتور هو، من ضروب الدهاء، رجل متقلب المزاج ، |
Disiplinsiz, iradesi güçlü tutkulu, değişken. | Open Subtitles | ,همجي, حازم ,عاطفي, متقلب المزاج |
O yaşta herkes dengesiz bir ruh halindedir. | Open Subtitles | الجميع يكون متقلب المزاج بهذا العمر. |
O yaşta herkes dengesiz bir ruh halindedir. | Open Subtitles | الجميع يكون متقلب المزاج بهذا العمر. |
İştahı şaşırtıcı durumda, işitmesi keskinleşiyor, dengesiz durumda, çok fazla... | Open Subtitles | شهيته خيالية، سمعه يتحسن، متقلب المزاج، إنه أكثر... |
Oldukça dönek bir adamla anlaşmaya çalıştığınızı söylemiştim. | Open Subtitles | لقد حذرتك أنك تتعامل مع رجل متقلب جدا |
Okyanus dönek bir orospu olabiliyor. | Open Subtitles | المحيط يمكن أن يكون عاهر متقلب |
-Biraz ürkek bir çocuk. | Open Subtitles | - ياله من ولد صغير متقلب |
Ayy..seni hercai... | Open Subtitles | اوه! يا لك من متقلب.. |
Bütün gün huysuz alacağım. Demek istediğim, parlak olmasına izin verin. | Open Subtitles | أكون متقلب المزاج طوال اليوم , أعني , أدعهم يحترقون مشعيين |
Hayır, babam bir senatör olarak zalim, kurnaz ve kaprisli birisidir. | Open Subtitles | إن أبي السيناتور هو رجل مخادع و قاسي و متقلب |
Ne yapacağı önceden tahmin edilemez. | Open Subtitles | اعتقد انه متقلب |
Kumar Tanrıları bir grup dönektir. | Open Subtitles | سيد المقامرة دخل متقلب يتأثر بسهولة |