"متن حافلة" - Translation from Arabic to Turkish

    • otobüsünde
        
    • otobüsle
        
    • otobüste
        
    • otobüsüne
        
    Özür dilerim... o kadar şaşırdım ki... beyaz bir genç kız, yerlilerin otobüsünde. Open Subtitles ‫أنا آسف ‫من المدهش جدا ‫فتاة بيضاء شابة على متن حافلة محلية
    Çulsuz bir garson olduğumu, üç çulsuz garson ve iki taksi şoförüyle aynı evde kaldığımı mı? Taksici arkadaşın var ve biz halk otobüsünde miyiz? Open Subtitles اني نادل مفلس يتشارك الشقة مع 3 نادلين مفلسين وسائقي سيارات اجرة مفلسين نحن على متن حافلة وانت تعيش مع سائق سيارة اجرة؟
    Çünkü onun tüm olumluluğu, Billy Ray Cyrus'un tur otobüsünde kayıp bir haftasonundan sonra geldi. Open Subtitles لان كل إيجابياتها اتت بعد نهاية اسبوع علي متن حافلة بيلي راي سايروس السياحية
    O köprünün üzerinde olduğum tek zaman otobüsle eve dönerken. Open Subtitles الوقت الوحيد الذي أمّر فيه من هذا الجسر عندما أكون عائداً إلى المنزل على متن حافلة
    Kötü fast-food ve ayak kokuları arasında otobüsle 400 km. yol teptim. Open Subtitles و لقد قطعت لتوي 250 ميلاً على متن حافلة و الذي تفوح منه رائحة الوجبات السريعة و الأقدام النتنه
    Ve benim sayemde hapishaneye doğru giden bir otobüste değilsin. Open Subtitles والسبب أن لست على متن حافلة السجن هو بسببي .
    I-85'te Florida üzerinden batıya giden bir otobüste. Open Subtitles إنها على متن حافلة متجهة غرباً صوب فلوريدا
    Gece yarısı otobüsüne biletim var. Open Subtitles حصلت على تذكرة على متن حافلة منتصف الليل
    Telsiz vericileri bir San Cemente otobüsüne konmuş. Open Subtitles لقد تم وضع اجهزة استقبال و ارسال الإشارة على متن حافلة متوجهة الى سان كلمنتي
    Öncelikle Sex and the City tur otobüsünde ne arıyordun? Open Subtitles ما الذي كنت تفعله على متن حافلة (الجنس و المدينة) السياحية في المقام الأول؟
    Baltimore'a otobüsle mal götürüyormuş. Open Subtitles كان يقوم بتوصيل الطلبيات إلى بالتيمور على متن حافلة
    cümlesiydi. Bu kelimeler sayesinde sabahın köründe kalkardım ve bu kelimeler sayesinde okulu herşeyden çok severdim bu kelimeler sebebiyle otobüsle okula giderken en büyük şeyleri hayal ederdim. TED وبسبب هذه الكلمات، أتستيقظ مع بزوغ الفجر، وبسبب هذه الكلمات، أحببت المدرسة أكثر من أي شيء وبسبب هذه الكلمات، عندما كنت على متن حافلة ذاهبة للمدرسة، كنت أحلم بأحلام كبيرة.
    Biraz aklım olsa, şimdi Tarafsız Bölge'ye giden bir otobüste olurdum. Open Subtitles لو كنتُ ذكيًا، لكنتُ الآن على متن حافلة متجهه إلى المنطقة المحايدة
    Carlos Torre... otobüste soyundu. Open Subtitles كارلوس توري نزع كل ملابسه على متن حافلة
    Telsiz vericileri bir San Cemente otobüsüne konmuş. Open Subtitles لقد تم وضع اجهزة استقبال و ارسال الإشارة على متن حافلة متوجهة الى سان كلمنتي
    Blackgate otobüsüne yerleştirelim şu herifi, sırtına da hedef tahtası koyalım. Open Subtitles دعونا نضع له على متن حافلة إلى Blackgate،

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more