| Böylece babanız annenize karşı olduğu gibi size karşı da iyi davranacaktı. | Open Subtitles | لذلك فإن أباك سيكون لطيفاً معك مثلما كان لطيف مع أمك ؟ |
| Etrafında sürekli onca general, senatör ve önemli politik kişiler varken önceden olduğu gibi sıradan olmak, onun için daha zor artık. | Open Subtitles | حسناً ، من الصعب عليه أن يكون بسيطاً مثلما كان مع وجود كل هؤلاء الجنرالات و الشيوخ و الطلقات السياسية يتسكعون حوله |
| Tıpkı evlenirken elini bana verdiğinde... hayatımın en güzel günü olduğu gibi. | Open Subtitles | تماما مثلما كان أفضل يوم في حياتي حين أعطيتني يدكِ عند زواجنا |
| Tek istediğim eskisi gibi onun benim olması... | Open Subtitles | فقط أن يكون لي مرة أخري، مثلما كان سابقاً |
| 3 yaşındayken, kazayla esrarlı keklerimizi yediğin zamanki gibi. | Open Subtitles | مثلما كان عمركِ في الثالثة وأخذتِ حبوب البالغين |
| Senin kardeşinin motosikletine bağlı olduğu kadar bağlı o şeye. | Open Subtitles | إنه فخور بتلك العربة مثلما كان أخيك الأحمق فخور بالدراجة البخارية بالثانوية. |
| - Gerçekten, eskiden olduğu gibi. - Çok özledim. | Open Subtitles | ـ حقا ، مثلما كان من قديم الزمان ـ لقد غبت عن هذا كثير. |
| İlk rehabilitasyonumdan sonra babamla olduğu gibi. | Open Subtitles | هو مثلما كان أبي بعد ذهابى الى مركز التأهيل للمرة الأولى |
| Eskiden de olduğu gibi, Amiralin komutasında ve Galactica'nın pilotları, uçakları ve askeri personeliyle takviye edilmiş olacak. | Open Subtitles | , تحت قيادة الادميرال سيزداد عدد طيارى و طائرات جلاكتيكا وأفراد الجيش مثلما كان دائماً |
| Eskiden tuvaletten sonra elini yıkamanın olduğu gibi. | Open Subtitles | مثلما كان غسل الأيدي بعد التبوّل ذات يومٍ |
| Kızımıza da televizyon ile vurmaya hakkınız olduğu gibi. | Open Subtitles | مثلما كان لديكِ كل الحق أن تضربي ابنتنا بالتليفزيون |
| Daha önce komünistlere olduğu gibi gangsterler de gözden düştü. | Open Subtitles | مثلما كان الحال مع الشيوعيّـين المتطرّفين... تلاشى الإعجاب برجل العصابات. |
| Geçmiş beni eskisi gibi etkilemiyor ve artık bunu düşünüp durmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا يثيرني الماضي مثلما كان يفعل سابقا وفي الواقع لا أود أن أستمر بالتفكير بشأنه |
| Ve bugünden sonra... dünya asla eskisi gibi olmayacak. | Open Subtitles | وبعد اليوم العالم لن يصبح ابدا مثلما كان |
| Sence her şey eskisi gibi olacak mı? | Open Subtitles | هل تعتقد ان الحال سيعود مثلما كان من قبل ؟ |
| Yakalandığın zamanki gibi güvenli mi? | Open Subtitles | أمان مثلما كان الوضع حينما قبض عليك ؟ |
| Daha çok Chuck'ın olduğu bu kişi Louis'in Chuck'ın şimdiki Louis gibi olduğu zamanki gibi olmasını istiyorum. | Open Subtitles | مثلما كان (لوي) في الماضي عندما كان (تشاك) مثله الآن |
| - Her zamanki gibi! | Open Subtitles | -! مثلما كان دائما |
| Ölü Ördek Günü'nden önce olduğu kadar kötü. | Open Subtitles | إنه بلغ من السوء مثلما كان قبل يوم البطة الميتة |
| Ve ayrıca içinde yağ varken olduğu kadar lezzetli olmak zorunda, bunu yapmanın en iyi yolu da şeker kullanmaktan geçiyor. | Open Subtitles | ويجب ان يكون المذاق جيد مثلما كان مع الدهون وأفضل طريقة لعمل ذلك هو عن طريق استخدام السكر |
| Ve kasabanız şanslıysa, Peder Lambert gibi bu kasaba için olduğu kadar size tanıdık gelen, herkes tarafından tanınan ve sevilen bir papazınız olabilir. | Open Subtitles | ولو ان بلدتكم حسنة الطالع ربما يكون لديكم كاهن يكون متآلفاً معكم، مثلما كان الأب لامبرت بهذه البلدة رجل معروف ومحبوب من الجميع |
| Savaştan önce çiftlikte ortakçıydım, Tıpkı babam gibi. | Open Subtitles | و قبل الحرب كنت أعمل مزارع بالأجرة مثلما كان والدى |
| Sende Tıpkı babam gibi bizim iyiliğimiz için sert oluyordun. | Open Subtitles | لقد كنت تتصرف بصلابة من أجلنا كلنا تماماً مثلما كان أبى |