"مجبرة" - Translation from Arabic to Turkish

• mecbur
• zorundayım
• gerekmiyor
• yapmak zorunda
• yapmana gerek

Daha önce de dediğim gibi, mecbur değilsin ama eğer biraz gülümseyebilirsen...
نعم، نعم حسنا، كما قلت لكِ سابقا، لستِ مجبرة على شئ

Ram, arkadaş olmaya mecbur değiliz.
رام ,أنا لا أحب أن أكون مجبرة على أن أكون صديقة

Bu aşamada, gizli bir teknik bilgiyi, mahkemeye sunmak zorundayım.
انا مجبرة اذن للاستناد الى المعلومات التقنية ذات الطبيعة الحرجة

Ben bütün hayatımı banliyöde dümdüz saçlarımla yaşamak zorundayım ama bir şekilde sen affediliyorsun. Kabul etmesi zor biliyorum çünkü ben sana sürekli bir şeyler söylüyorum ama biz aynı değiliz.
أنا مجبرة على عيش حياتي كلها في الضواحي بشعر أملس لكن بطريقة ما أنت الذي يستحق العفو من الصعب تقبل ذلك لأني جعلت لرأيك دائما أهمية لكننا لسنا متساوون

Kuzeninin yaptığı her şeyi taklit etmen gerekmiyor.
لست مجبرة على تقليد كل شئ يقومون به أبناء خالتك

ama seçim yapmak zorunda bir erkeğe duyulan ihtiraslı aşk ve anne sevgisi arasında.
ولكنها كانت مجبرة على الاختيار بين الحب والعشق الشديد لرجل وحبها لامها

Fi, bunu yapmana gerek yok. Ben...
في، لست مجبرة على القيام بهذا بامكاني

Kendini mecbur hissettiğin anda, tek yapman gereken bozuk parayı bırakmak.
عندما تشعرين أنك مجبرة على ان تتركينها كل ما عليك فعله هو تركها

Biliyorum. Bana karşı, bu evliliğe karşı mecbur hisset istemiyorum.
أعلم، إنما لا أودك أن تشعري بأنك مجبرة بي وبهذا الزواج.

Bana çok dürüst davrandığın için ben de aynı güveni göstermeye kendimi mecbur hissediyorum.
كما كنت صريحًا جدًا معي أجد نفسي مجبرة لإعادة تلك الثقة

Bir çok insan bunu söyleyemez. - Sana bir soru sormama izin ver, cevap vermek istemezsen, mecbur değilsin.
دعيني أطرح عليكِ سؤالا، وإن لم ترغبي بالإجابة فلستِ مجبرة على فعل ذلك.

Bunun nedeni alternatif yöntemleri bilmemeleri değil. Bunun nedeni, zengin ülkeler tercihlerini yapabiliyorken fakir ülkelerin mecbur olduklarını yapmalarıdır.
ليس لأنهم لايعرفون بدائل عن ذلك، إنه بسبب أن الدول الغنية بإمكانها القيام بكل ما تختاره، الدول الفقيرة تقوم بالذي هي مجبرة عليه.

Şu an için hiç bir şey veremediğinden bu sözlerin seni üzdüğünü biliyorum ama bunları yazmak zorundayım çünkü sana olan ihtiyacım bir şekilde ifade edilmeli.
"أعلم أن هذه الكلمات تجرح شعورك "لأنك لا تستطيع تقديم أي شيء سوى اللحظة "لكنني مجبرة على كتابتها الآن، لأن حاجتي إليك يجب أن تجد لها صوتاً.

- Bir çeşit almak zorundayım.
أنا مجبرة نوعاً ما

Yapmak zorundayım. Anlamıyorsun.
انا مجبرة انت لا تفهم ذلك

Hayır, sadece söylemeye çalıştığım, ben buradayım senin bunu yapman gerekmiyor.
أتقول أنّه أعطاني خيارًا للتّخلي عن الأمر؟ ،لا، ما أقوله هو أنّي هنا إلى جانبك ولست مجبرة على فعل هذا

Artık o vahşet detayları dinlemem gerekmiyor.
لم أعد مجبرة على سماع تفاصيلك المروعة

- Benim de sana hesap vermem gerekmiyor Ben.
- وأنا لست مجبرة أن أَجيبك، بن.

Eninde sonunda, içinden geçen o en kötü şeyi yapmak zorunda olduğunu biliyorsun çünkü.
إنها القوانين، أنتِ مجبرة على القيام بأسوأ ما تمليه نفسكِ عليكِ بأية حال

Ama seninle benim aramda seçim yapmak zorunda gibi hissetmesin istiyorum.
لا أريدها أن تشعر بأنّها مجبرة على الاختيار بينكَ وبيني

İstemediğin şeyleri yapmak zorunda olmadığını söylerken ciddiydim.
حسناً, لقد عنيتُ بكلامي لك سابقاً أنتِ لستِ مجبرة لفعل أي شيء لا تـُـريديه

Bunu yapmana gerek yok.
أنتِ لستِ مجبرة لتفعلي هذا معي.