Görüyorsunuz ki, eğer koşullar yanlışsa, zamanımızı ve enerjimizi kendimizi diğerlerinden korumak için harcamaya mecbur oluyoruz ve bu doğal olarak organizasyonu zayıflatıyor. | TED | أرأيتم، إذا كانت الظروف غير جيدة، فإننا نكون مجبرين على بذل وقتنا وطاقتنا لحماية أنفسنا من بعضنا البعض، وهذا يضعف مؤسستنا من الداخل. |
Bunu ya sömürmeye ya da değiştirmeye mecbur hissediyorlar, bu yüzden hızlı değişen dünyamızda zayıf noktaları buluyorlar. | TED | إنهم يشعرون بأنهم مجبرين إما على استغلاله أو محاولة إصلاحه، وهكذا يكتشفون مناطق الضعف في عالمنا المتغير بسرعة. |
Bunu mecbur kaldığınız için yapmanızı istemiyorum. İstediğiniz için yapmanızı istiyorum. | Open Subtitles | لا أريدكم أن تفعلوا ذلك لأنكم مجبرين عليه أريدكم أن تفعلوا ذلك لأنكم تريدون ذلك |
Bu oyunu haftada 10 saat oynamakla yükümlüyüz. | Open Subtitles | نحن مجبرين للقيام بهذا لعبة فيديو 10 ساعات في الأسبوع.. |
Kulağa her ne kadar garip gelse de, kanunen bu işi incelemekle yükümlüyüz. | Open Subtitles | ونحن مجبرين بالقانون في البحث يها، ولا مشكلـة في كم يبدو هذا غريبـا، لـذا... |
Wakanda'nın vibranyumu korkunç bir silah yapılmak için çalındığında biz Wakanda'da mirasımızı sorgulamaya mecbur kaldık. | Open Subtitles | حينما أستُخدم الفايبرنيوم الواكاندي المسروق لصنع سلاح مرعب نحن , في واكندا كان مجبرين أن نشكك في تراثنا |
Rönesans kadını kendini aç bırakmaya mecbur değildi. | Open Subtitles | نهضةُ النساء لم يكونوا مجبرين على تجويعي أنفسهم |
Eğer oradan gitmişlerse buna mecbur kalmışlardır. | Open Subtitles | إن ذهبوا من هذا الطريق , فهم مجبرين على ذلك |
Belirsiz bir gelecekle karşılaşma riski pahasına kendilerini gerçeği söylemeye mecbur bulurlar. | Open Subtitles | و يجدوا انفسهم مجبرين على ....... البوح بالحقيقة حتى مع خطر مواجهة مستقبل غامض |
mecbur edildiğimiz zamanlar oluyor. | Open Subtitles | تمر علينا أوقات عندما نكون فيها مجبرين |
- Onlar mecbur olduklaı için giyiyorlar. | Open Subtitles | -تذكري، إنهم يرتدونها لأنهم مجبرين |