"مجرد عذر" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir bahane
        
    • sadece bahane
        
    • bir bahaneydi
        
    • sadece bahaneydi
        
    • mazeret
        
    • bahanedir
        
    Doğrusu, mükemmelliği aramak çok stresli demek tembel olmak için bir bahane. TED لذلك وبصدق، القول بأن السعي للكمال مرهق للغاية هو مجرد عذر لكي تبقي كسولًا.
    Bu sadece birkaç Amerika vurmak için bir bahane. Open Subtitles انه مجرد عذر لتطلق النار على بعض الامريكان
    İmgelemler sadece bahane. Yani her zaman bazı bahaneler vardır. Open Subtitles الرؤي مجرد عذر أنا أقصد, هناك دائماً بعض الأعذار
    Belki de internetle yetişip her oyun parmaklarının ucunda olan nesilden kaçınmak için bir bahaneydi? Open Subtitles أو أنها مجرد عذر لتفادي جيل من اللاعبين, كبروا مع الإنترنت و صارت كل لعبة بمتناول أيدهم؟
    Hücreleri basmak sadece bahaneydi. Open Subtitles تفتيش الزنازين كان مجرد عذر
    Bu yalnızca bir mazeret. İnsanların vaktini çalıyoruz. Open Subtitles ،هذا مجرد عذر إننا نسلب الناس أوقاتهم
    Belki anlaşmamız birlikte olmamak için yalnızca bir bahanedir. Open Subtitles ربما ميثاقنا هو مجرد عذر لكي لا نكون سوياً
    Bu FBI kaynaklarının kullanımına bulunmuş başka bir bahane gibi görünüyor. Open Subtitles هذا مجرد عذر آخر لتبرير تخصيص مصادر المباحث الفدرالية،
    Eve ailemin yaınına gitmek istediğimi söyledim, ama aslında, bu bir bahane gibi görünüyor. Open Subtitles أعلم أني قلت بأنني أرغب في العودة إلى المنزل لأكون مع عائلتي ولكن الصراحة هذا كان مجرد عذر لكي أستطيع الخروج من هنا
    Tamam, ama Johnny sadece Grease*'teki gansterler gibi davranabilmek için bir bahane. Open Subtitles حسنا ، ولكن جوني مجرد عذر لغير الاسوياء الذين يتصرفون مثل رجال العصابات
    Sana bir iş buluyorum ve beni ve arkadaşlarımı suçlamak için başka bir bahane buluyorsun. Open Subtitles لقد حصلت لكى على عمل و هو مجرد عذر لكى حتى تحكمى على و على اصدقائى
    Hâlâ uyanıp Kyle Calloway'in edepsiz oyunlar için bir bahane olduğunu itiraf etmemi umut ediyorsun, değil mi? Open Subtitles ما زلت تأمل أنني سأستيقظ و أن أعترف أن كايل كالواي هو مجرد عذر تافه لأجري مغامرت قذرة أليس كذلك؟
    ama bence sadece bahane, anlatmaya üşeniyorlar. Open Subtitles وأقول فقط، أتعلموا هذا مجرد عذر لقصاصي القص الكسالى
    Bu sadece bahane! Open Subtitles هذا مجرد عذر تختبئ خلفه
    Bay Mehra'nın onunla yemeğe çıkması sadece bir bahaneydi. Open Subtitles السيد ميهرا هو ساخن تناول الغداء معها، وقالت انها مجرد عذر آه.
    İtiraf etmeliyim. Seninle tanışmak için o bir bahaneydi. Open Subtitles على أن أعترف لقد كان مجرد عذر لمقابلتك
    Bunu söyledim ama bu sadece bir bahaneydi. Open Subtitles قلت هذا لكنه كان مجرد عذر
    -Bu sadece bahaneydi. Open Subtitles هذا كان مجرد عذر
    Bu yalnızca bir mazeret. İnsanların vaktini çalıyoruz. Open Subtitles ،هذا مجرد عذر إننا نسلب الناس أوقاتهم
    Bu da genelde karı sikeni bulmak için bahanedir. Open Subtitles وعادة ما يكون ذلك مجرد عذر للعثور عمن يضاجع الزوجة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more