"محاطة" - Translation from Arabic to Turkish

    • çevrili
        
    • dolu
        
    • etrafında
        
    • arasında
        
    • Etrafım
        
    • çevrilmiş
        
    • kuşatılmış
        
    • sürü
        
    • kaplı
        
    • etrafımda
        
    • Etrafın
        
    • sarmalanmış
        
    • etrafı
        
    • çevrem
        
    • çevresi
        
    Zindanında, etrafı garip seks oyuncaklarıyla çevrili, kendi kırbacıyla boğulmuş halde. Open Subtitles في برجها المحصن، محاطة بألعاب جنسية مخيفة و مخنوقة بسوطها الخاص
    Bu zıpkın bizi korkunç mercan kayalıklarla çevrili... ve içinde kötü bir büyücü... barındırma ihtimali olan bir adaya götürüyor. Open Subtitles اسمع، هذه الحربة تأخذنا إلى جزيرة محاطة بحيد بحريّ مخيف وقد تحوي مشعوذاً شرّيراً جدّاً والآن رجاءً، أنا بحاجة للتركيز
    Büyükannemin yaşamının son günlerinde etrafı insanlarla çevrilmişti. Birçok insan. Çünkü o, kocaman ve sevgi dolu bir ailenin sevgi dolu kabile reisiydi. TED في الأيام الأخيرة من عمرها، كانت جدتي محاطة بالناس، الكثير من الناس، لأن جدتي كانت الأم المحبة لعائلة كبيرة محبوبة.
    etrafında üç izole kabile yaşıyor ve Kolombiya Hükûmeti ve meslektaşlarımız sayesinde alan genişletildi. TED وكانت محاطة بثلاث قبائل منعزلة وبفضل حكومة كولومبيا والزملاء الكولومبيين تمت توسعتها.
    Zümrüt yeşili pirinç tarlalarının arasında kazı yaparken sapasağlam bir kap buldum. TED في رحلة تنقيب، محاطة بحقول أرز خضراء زمردية، اكتشفت إناء سليم.
    Ancak dokuz-on yaşında bir kız çocuğu, odanın ortasında, etrafı kitaplarla çevrili olarak oturuyor. TED فتاة بالكاد تبلغ التاسعة او العاشرة تجلس في منتصف الحجرة محاطة بالكتب
    İnsanlar tarafından zaptedilemez, 1000 metre yüksekliğinde duvarlarla çevrili, ormanları andırıyorlar. TED هي محاطة بجدران يبلغ طولها حتى 1000 متر، تشبه قلعة منيعة من قبل البشر.
    Dolayısıyla Amsterdam, çiçek bahçeleriyle çevrili konaklarda yaşayarak refahlarını gözler önüne seren varlıklı ve marifetli tüccar ve tacirlerle doluydu. TED وبذلك كانت أمستردام مليئة بالتجار الأغنياء والأثرياء الذين أظهروا ثراءهم بالعيش في قصور محاطة بحدائق من الزهور.
    "Karnın, zambaklarla çevrili bir buğday kümesi." Open Subtitles وخصرك مثل كومة من القمح محاطة بزهور الزنبق
    etrafı tanımadığı insanlarla çevrili, bir odada oturuyor ve, mutfak için renk kataloglarını inceliyor. Open Subtitles إنها جالسة فى غرفة و محاطة بأناس لا تعرفهم تتصفح فهرسا لانواع طلاء المطابخ
    Üç numaralı gelin, alev kızılı saçlarını kaynayan lavlarla çevrili bir kaledeki ejderhanın korumasından alıyor. Open Subtitles الأميرة رقم 3 مسجونة في قلعة تحت حراسة تنين ينفث النيران محاطة بحمم ملتهبة، ولكن لا تدع هذا يخيفك
    Bu küçük balonların her biri kanla dolu kılcal damardan oluşan ağ ile çevrilidir. TED كل من هذه الكريّات الصّغيرة محاطة بشبكة من الشُّعيرات الدّموية الممتلئة.
    Ya senin resimlerinle dolu, ölülerin kafaları falan olan bir tapınağı varsa? Open Subtitles ماذا لو كان لك ضريح محاط بالصور و برؤوس الموتى محاطة به من كل جانب
    Gittikten sonra tek bilmek istediğim onun etrafında güvenilir, dürüst ve kaliteli insanlar olacağı. Open Subtitles و الشيء الوحيد الذي اُريد التأكد منهُ بعد رحيلي هو أن تكون محاطة بناسٍ جديرين بالثقة صادقين و لطفاء
    Neden güzel bir kız, etrafında bir sürü tuvalet eğitimi almış kazak giyen kediyle bir başına ölür? Open Subtitles لماذا فتاة جميلة شابه تموت وحيدة محاطة بقطط جميلة الذين تتدروبوا على إسخدام دورة المياة الخاصه بإلانسان
    Etrafım gösterişli, çekici ve nazik saray efendileri tarafından sarılmıştı. Open Subtitles وكنت محاطة برجال الحاشية الفرنسية الرائعون
    Deneyler gösterdi ki her bir atomun çekirdekten de ufak olan ve elektron bulutu tarafından çevrilmiş küçücük ve yoğun çekirdeği var. TED وجدت التجارب أن لكل ذرة نواة صغيرة جدًا وكثيفة، محاطة بسحابة إلكترونات تفوقها في الصغر.
    Bu işi kuzeyde duvarlarla kuşatılmış nehir kıyısında bir şehirde buldu. Open Subtitles ،وعثر عليها في الشمال في مدينة محاطة بالأسوار على ضفاف نهر
    Aslında düşününce bir nevi sıvı ve tuhaf dokulardan oluşan torbalar gibiyiz, etrafı ince bir deri tabakasıyla kaplı. TED عندما تفكر بالفعل في ذلك، فنحن نوعًا ما مثل أكياس السوائل وبعض الأنسجة الغريبة محاطة بطبقة رفيعة من الجلد.
    Bilirsin, etrafımda hep tüm kalbimle sevdiğim erkek kardeşlerim vardı. Open Subtitles كما تعلمين، نشأت محاطة بالإخوة الذي أحبهم من كل قلبي
    Bana da pislik gibi davranmana izin vermem. Etrafın sevgiyle ve sigortanla çevrili. Open Subtitles ولن أدعك تعامليني بقسوة مثلهم أنت محاطة بالحب ولديك التأمين
    Pencereleri olmayan bir oda, yere çivilenmiş, hiçlikle sarmalanmış. Open Subtitles بغرفة لا نوافذ لها مُسمرة على الارض محاطة بالفراغ
    Kore'de yerli halk tarafından çevrem sarılmıştı ve o tapınağı görebiliyordum. Open Subtitles كنت في كوريا محاطة بالسكان المحليين، وأنا أرى أن المعبد.
    Uzun kuzey kutbu kışı boyunca, çevresi buzlarla kaplıdır. Open Subtitles طوال الشتاء القطبي الطويل تكون محاطة بالجليد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more