"محبط" - Translation from Arabic to Turkish

    • Hayal kırıklığına
        
    • hayal kırıklığı
        
    • moral bozucu
        
    • iç karartıcı
        
    • kırıklığına uğradım
        
    • can
        
    • depresif
        
    • Depresyonda
        
    • üzüldüm
        
    • sıkıcı
        
    • Hüsrana
        
    • çaresiz
        
    • kızgınım
        
    • sinir bozucu
        
    • üzücü
        
    Hayal kırıklığına uğramıştım, ama yine de birkaç yılda bir filmi izliyordum. Open Subtitles كنت محبط جداً من الفيلم ومع ذلك كنت أشاهده كل بضعة سنوات
    Bunu hep yapıyorum, son anda parti vermeye karar verip kimse gelmeyince de hayal kırıklığı yaşıyorum. Open Subtitles أنظم هذا في وقت متأخر جدا وانا محبط جدا لأنه لم يأتي احد لابأس، نحن نمرح
    İnsanlara yardım edebilecek güce sahip olup da birşey yapamamak moral bozucu olmalı. Open Subtitles لابدّ وأنّه أمر محبط بأن تكون لديك القوة لتساعد الناس ولكن لا تكون قادراً لفعل شيء
    53. Sk. durağında aktarma yapmak zorundaydım. Ve sabahları bulunabileceğiniz en iç karartıcı yer, çok kalabalık. TED حيث هناك هذان الدرجان المتحركان العملاقان. وهو مكان محبط جدا ان تكون فيه في الصباح، إنه مكتظ جدا.
    - Pekala, biraz Hayal kırıklığına uğradım. Open Subtitles حسناً , أن محبط قليلاً , لكنى مازالت على أمل
    Ben seni tatmin ediyorum,sıra bana gelince yorgun oluyorsun. senden hoşlanıyorum,ama orgazm olamadan bitirmek can sıkıcı. Open Subtitles أعني بأني أعاشرك وعندما يحين دوري تكونين متعبة جداً لا أريد إزعاجك لكني لا أحظى بالنشوة الجنسية وذلك محبط
    Yani bence buraya gelişim sadece üzgün ve depresif olmamdan. Open Subtitles لذا لم اتي إلى هنا فقط لأنني حزين او محبط
    İlaç kullandığını ve Depresyonda olduğunu söyledim. Ve artık kimseye ve hiçbir şeye önem vermediğini söyledim. Open Subtitles أنك محبط و أنك لا تهتم بأي شيء و لا بأي أحد
    Ben de üzüldüm... çünkü burada olsaydı yemeği çok beğenirdi. Open Subtitles انه محبط, لي ايضا لاني كنت اعلم انه سوف يحب هذه الوجبة
    şapkal sevimli bir ergen olmak ne kadar garip gelse de, Hayal kırıklığına uğramış bir tasarımcı olmak ondan çok daha kötü bir şey olduğunu anlarsınız. TED كخراقة المراهق الأبله، أسوأ بكثير من أن تكون مصمم محبط.
    2.50'ydi ama Hayal kırıklığına uğradığımı görünce bir daha artırdı. Open Subtitles كانت 2.5 ، و لكنه رفعها الى 4 عندما رأنى محبط
    Dana, bu işler bazen Hayal kırıklığına uğratıcı olabilir ama yeni şeylere açık olmalısın. Open Subtitles او، دانا ، انت تعلمين وانا اعلم انه محبط يجب ان تكوني منفتحة
    Bu 16 yaşındayken olduğun bir macera sever için oldukça hayal kırıklığı olmuş olmalı. Open Subtitles لا بد أنه كان محبط جدًا ، لفتاة مغامرة ذي 16 عامًا ، حينما كنتِ كذلك وقتها
    hayal kırıklığı efendim! Zavallı adam bisikletini kaybetti. O tam bir hüsran! Open Subtitles الإحباط سيدي، يبدو أن هذا الفقير فقد دراجته، لذا فهو محبط
    Bir şey söyleyeceğim, Gary, seninle takılmak çok moral bozucu. Open Subtitles علي ان اخبرك يا جاري التسكع معك محبط للغاية
    Eğer iç karartıcı bir Dünya'da isek, doğru. Pastanın daha da büyütülmesinin imkansız olduğu bir Dünya. TED حسناً. هذا صحيح اذا كان هذا عالم محبط حيث ان هذه الفطيرة لا يمكن جعلها اكبر
    Sally, seni gördüğüme çok sevindim ama hemşire kıyafetini giymediğin için biraz da Hayal kırıklığına uğradım. Open Subtitles سالي. أَنا سعيدُ جداً لرُؤيتك، ومع ذلك محبط قليلا لإنك لا ترتدين زي الممرضة الرسمي
    can sıkıcı biliyorum. Sürekli yapacağım diyordum ama yapmadım işte. Open Subtitles . أعلم أنه أمرٌ محبط , كنت أعتقد أنني سوف أنجزها
    Komik filmler yapan bir adam için biraz depresif birisin. Open Subtitles ستكون هذه القضايا معقدة جداً بالنسبة لك بالنسبة لشخص يصنع العديد من الأفلام الكوميدية أنت شخص محبط
    Olay su ki, bizim bir arkadasimiz var ve kendisi Depresyonda. Open Subtitles الشيء هو أنه لدينا هذا الصديق وهو نوعا ما محبط
    Jeju adasında romantik tur yapılamadı diye ne kadar üzüldüm biliyor musun? Open Subtitles في جزيرة جيجو هل تعرفين كم أن محبط بسبب تلك الرحلة
    Asabi şahane bir tur rehberinden başka bir sıkıcı vaaza ihtiyacım yok. Open Subtitles أنا لَستُ بِحاجةٍ إلى خطبةِ مملّةِ أخرى مِنْ دليل محبط.
    Pekâlâ, Hüsrana uğradın, bunu anlıyorum ve sana öfkeni çevreye uygun bir şekilde çıkarman için izin veriyorum. Open Subtitles حسناً، أنا أفهم أنتَ محبط و أعطيكَ الإذن بأن تجعل غضبكَ جسدي مناسباً لهذه البيئه
    çaresiz Chavez, onu kale çizgisinde... - durdurdu. - Defansta bireysel faul. Open Subtitles شافيز محبط يقف في آخر الملعب خطأ على الدفاع
    Çok üzgünüm. Sadece çok kızgınım... Open Subtitles أسفٌ جدًا, أنا فقط محبط للغاية..
    Ona bundan bahsetmek bile istemiyorum. Çok sinir bozucu ve haksızlık. Open Subtitles لا أريد حتى التحدث معه بالأمر هذا محبط وغير عادل تماماً
    Liberal olmayan demokrasilerin çevresindeki kanıtlar oldukça üzücü. TED الدليل حول الدمقراطيات اللبرالية محبط للغاية

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more