Hayal kırıklığına uğramıştım, ama yine de birkaç yılda bir filmi izliyordum. | Open Subtitles | كنت محبط جداً من الفيلم ومع ذلك كنت أشاهده كل بضعة سنوات |
Bunu hep yapıyorum, son anda parti vermeye karar verip kimse gelmeyince de hayal kırıklığı yaşıyorum. | Open Subtitles | أنظم هذا في وقت متأخر جدا وانا محبط جدا لأنه لم يأتي احد لابأس، نحن نمرح |
İnsanlara yardım edebilecek güce sahip olup da birşey yapamamak moral bozucu olmalı. | Open Subtitles | لابدّ وأنّه أمر محبط بأن تكون لديك القوة لتساعد الناس ولكن لا تكون قادراً لفعل شيء |
53. Sk. durağında aktarma yapmak zorundaydım. Ve sabahları bulunabileceğiniz en iç karartıcı yer, çok kalabalık. | TED | حيث هناك هذان الدرجان المتحركان العملاقان. وهو مكان محبط جدا ان تكون فيه في الصباح، إنه مكتظ جدا. |
- Pekala, biraz Hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | حسناً , أن محبط قليلاً , لكنى مازالت على أمل |
Ben seni tatmin ediyorum,sıra bana gelince yorgun oluyorsun. senden hoşlanıyorum,ama orgazm olamadan bitirmek can sıkıcı. | Open Subtitles | أعني بأني أعاشرك وعندما يحين دوري تكونين متعبة جداً لا أريد إزعاجك لكني لا أحظى بالنشوة الجنسية وذلك محبط |
Yani bence buraya gelişim sadece üzgün ve depresif olmamdan. | Open Subtitles | لذا لم اتي إلى هنا فقط لأنني حزين او محبط |
İlaç kullandığını ve Depresyonda olduğunu söyledim. Ve artık kimseye ve hiçbir şeye önem vermediğini söyledim. | Open Subtitles | أنك محبط و أنك لا تهتم بأي شيء و لا بأي أحد |
Ben de üzüldüm... çünkü burada olsaydı yemeği çok beğenirdi. | Open Subtitles | انه محبط, لي ايضا لاني كنت اعلم انه سوف يحب هذه الوجبة |
şapkal sevimli bir ergen olmak ne kadar garip gelse de, Hayal kırıklığına uğramış bir tasarımcı olmak ondan çok daha kötü bir şey olduğunu anlarsınız. | TED | كخراقة المراهق الأبله، أسوأ بكثير من أن تكون مصمم محبط. |
2.50'ydi ama Hayal kırıklığına uğradığımı görünce bir daha artırdı. | Open Subtitles | كانت 2.5 ، و لكنه رفعها الى 4 عندما رأنى محبط |
Dana, bu işler bazen Hayal kırıklığına uğratıcı olabilir ama yeni şeylere açık olmalısın. | Open Subtitles | او، دانا ، انت تعلمين وانا اعلم انه محبط يجب ان تكوني منفتحة |
Bu 16 yaşındayken olduğun bir macera sever için oldukça hayal kırıklığı olmuş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه كان محبط جدًا ، لفتاة مغامرة ذي 16 عامًا ، حينما كنتِ كذلك وقتها |
hayal kırıklığı efendim! Zavallı adam bisikletini kaybetti. O tam bir hüsran! | Open Subtitles | الإحباط سيدي، يبدو أن هذا الفقير فقد دراجته، لذا فهو محبط |
Bir şey söyleyeceğim, Gary, seninle takılmak çok moral bozucu. | Open Subtitles | علي ان اخبرك يا جاري التسكع معك محبط للغاية |
Eğer iç karartıcı bir Dünya'da isek, doğru. Pastanın daha da büyütülmesinin imkansız olduğu bir Dünya. | TED | حسناً. هذا صحيح اذا كان هذا عالم محبط حيث ان هذه الفطيرة لا يمكن جعلها اكبر |
Sally, seni gördüğüme çok sevindim ama hemşire kıyafetini giymediğin için biraz da Hayal kırıklığına uğradım. | Open Subtitles | سالي. أَنا سعيدُ جداً لرُؤيتك، ومع ذلك محبط قليلا لإنك لا ترتدين زي الممرضة الرسمي |
can sıkıcı biliyorum. Sürekli yapacağım diyordum ama yapmadım işte. | Open Subtitles | . أعلم أنه أمرٌ محبط , كنت أعتقد أنني سوف أنجزها |
Komik filmler yapan bir adam için biraz depresif birisin. | Open Subtitles | ستكون هذه القضايا معقدة جداً بالنسبة لك بالنسبة لشخص يصنع العديد من الأفلام الكوميدية أنت شخص محبط |
Olay su ki, bizim bir arkadasimiz var ve kendisi Depresyonda. | Open Subtitles | الشيء هو أنه لدينا هذا الصديق وهو نوعا ما محبط |
Jeju adasında romantik tur yapılamadı diye ne kadar üzüldüm biliyor musun? | Open Subtitles | في جزيرة جيجو هل تعرفين كم أن محبط بسبب تلك الرحلة |
Asabi şahane bir tur rehberinden başka bir sıkıcı vaaza ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أنا لَستُ بِحاجةٍ إلى خطبةِ مملّةِ أخرى مِنْ دليل محبط. |
Pekâlâ, Hüsrana uğradın, bunu anlıyorum ve sana öfkeni çevreye uygun bir şekilde çıkarman için izin veriyorum. | Open Subtitles | حسناً، أنا أفهم أنتَ محبط و أعطيكَ الإذن بأن تجعل غضبكَ جسدي مناسباً لهذه البيئه |
çaresiz Chavez, onu kale çizgisinde... - durdurdu. - Defansta bireysel faul. | Open Subtitles | شافيز محبط يقف في آخر الملعب خطأ على الدفاع |
Çok üzgünüm. Sadece çok kızgınım... | Open Subtitles | أسفٌ جدًا, أنا فقط محبط للغاية.. |
Ona bundan bahsetmek bile istemiyorum. Çok sinir bozucu ve haksızlık. | Open Subtitles | لا أريد حتى التحدث معه بالأمر هذا محبط وغير عادل تماماً |
Liberal olmayan demokrasilerin çevresindeki kanıtlar oldukça üzücü. | TED | الدليل حول الدمقراطيات اللبرالية محبط للغاية |