"محطةِ" - Translation from Arabic to Turkish

• istasyonunda
• istasyonuna
• İstasyon
• istasyonundan
• istasyonu
• istasyondan
• istasyonundaki
• radyo
• İstasyonu'

Kaçış bir benzin istasyonunda programda olmayan bir durakta gerçekleşti.
توقّفه الغير محدّود جُعِلَه في غرفة استراحة محطةِ البنزين

Sanki bir prens gibi süzülerek geliyorsun ve Tracy tren istasyonunda, Jonny!
تأتي متسكع هنا مثل .الأمير اللّوردِ الذي يُفسد نفسه وتريسي ,في محطةِ القطارَ، جوني

Asker kıyafeti içinde bir çocuk o annesi sanki daha dün tren istasyonuna bırakırken ...ilk kez okula gittiği günü anımsıyor.
أَرى ولد ظَهرَ بزيّ جندي، التي أمّ، عندما هي أنزلتْه في محطةِ القطارَ صباح أمس،

Rabat İstasyon Şefi aradı.
رئيس محطةِ في الرباط فقط دَعا.

-Adanın uydu istasyonundan veri iletisi var, bozayım mı?
يوجد ارسال مِنْ محطةِ قمر الجزيرةَ الصناعي هَلْ اقطع الاتصال ؟

Shanning İstasyonu civarında küçük kalibreli silahla üç el ateş edilmiş.
أطلقَ سلاحُ المقدرةِ الصغيرِ ثلاث مراتِ على مقربة مِنْ محطةِ shanning.

Bu çarpıcı görüntüler, üye bir istasyondan yeni geldi...
هذا الفلمِ المذهلِ حصرى مِنْ محطةِ .... مؤسستنا الفرعيةِ

Ayrıca eğer yeteri kadar emebilirsek Murthy'nin istasyonundaki benzinden istediğimiz kadar alabiliriz.
ثمّ خطر لي ان هناك كُلّ ذلك الغازِ في تنكات في محطةِ بنزين مورثي وإذا نحن امكننا الحصول علي الإمتصاصِ الكافيِ يمكن ان نحصل علي مانريده من الغاز..

Şef, burada benzin istasyonunda bazı sorunlarımız var. Acilen yardımınıza ihtiyacımız var. - Hemen geliyorum.
سيدي، عِنْدَنا مشكله كبيره في محطةِ البنزين نَحتاجُ إلى مساعدتَكَ مباشرةً

Bakın ne diyeceğim, kasabanın az dışındaki eski bir iletişim istasyonunda bir tane daha panel var.
أُخبرُك الذي، هناك لجنة أخرى في محطةِ إتصالِ قديمةِ خارج مِنْ البلدةِ.

Clayton'da Amoco benzin istasyonunda sert, zenci tamirci.
الميكانيكي الأسود القاسي في محطةِ Amoco في كلايتن.

Evet. Benzin istasyonunda bir harita vardı.
كان هناك خريطة في محطةِ البنزين.

Otel görevlisi otobüs istasyonunda ki dolaplara uyabileceğini söyledi.
حارس المبنى يَقُولُ بأنّه قَدْ يُلائمُ a خزانة في محطةِ الحافلةَ.

Umarım yaşlı Fred yağmur bastırmadan önce ikmal istasyonuna varmıştır.
أَتمنّى فريد العجوز جَعلَه إلى محطةِ muling قبل هذه الضربةِ.

İkmal istasyonuna geri dönebiliriz.
نحن يُمْكِنُ أَنْ نَهْبطَ إلى محطةِ muling.

5 dakika sonra tren istasyonuna gelecek.
هو هنا في محطةِ القطارَ لخمس دقائقِ

İstasyon ihlali, bölüm iki.
خرق محطةِ , مستوى إثنان.

Anakaradaki TV istasyonundan geldiler.
الرجال مِنْ محطةِ التلفزيون على الجزيرةِ موجودين هنا.

Tatlım sen, bir sürahi margarita ve petrol istasyonundan alınmış bir prezarvatiftin.
حَسناً، عزيز، أنت كُنْتَ إبريق مرجريتا و محطةِ بنزين للواقيات الذكرية.

Dağın tepesinde eski bir teleferik istasyonu var.
هناك على محطةِ سيارةِ السلكِ القديمةِ في قمة الجبلِ.

Burundaki istasyondan söylediler.
سَمعتُه على محطةِ الرأسَ.

Nihayet onu Palermo istasyonundaki rayların altına buldum.
وَجدتُه أخيراً تحت المسارات في محطةِ Palermo.

Bazı insanlardan farklı olarak , ben bu radyo istasyonunu önemsiyorum.
على خلاف بَعْض الناسِ، أنا إهتمّْ بهذه محطةِ الإذاعة.