Abayı yaktığın bir kadınla çıkıyorsan ne kadar şanslı olduğunu görmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تكون محظوظاً جداً ,كونك واقع في الحب مع إمرأة |
Eğer spor yaparken başına gelseydi... bu kadar şanslı olmayabilirdi. | Open Subtitles | ضربت في قمّة الأداء الرياضي ربما هو لم يكن محظوظاً جداً |
Seni sadece uyardım. Bir dahakine bu kadar şanslı olmayacaksın. | Open Subtitles | لقد قمت بكشطك فقط في المرة القادمة لن تكون محظوظاً جداً |
Yani seninle olabilen çok şanslı ama beni anlıyorsundur umarım. | Open Subtitles | ،وأعني محظوظاً جداً بأن يكون معكِ ولكن أأمل أن تفهميني |
Sana partide rastladığım için çok şanslı olmalıyım. | Open Subtitles | لقـد كنت محظوظاً جداً لمقابلتك في الحفلة |
Çok şanslıydın. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظاً جداً |
Kariyerimin en başlarında Çok şanslıydım. | TED | لقد كنت محظوظاً جداً في بداية عملي في هذ المجال |
Eğer çok, çok, çok şanslıysam... | Open Subtitles | لو كنت محظوظاً جداً جداً جداًجداً... |
Size sırf nezaketten evinize geri göndereceğiz. Buraya kadar gelen insanların birçoğu, bu kadar şanslı değildiler. | Open Subtitles | سنعيدك لوطنك بدافع الإحترام، اغلب من يصل لهذا الحد لا يكون محظوظاً جداً |
Bir dahaki sefere, bu kadar şanslı olmayacak. | Open Subtitles | في المرة القادمة لن يكونَ محظوظاً جداً |
Hayır, hayır. Dur bakalım evlat. O kadar şanslı değilsin. | Open Subtitles | لا لا إنتظر أنت لست محظوظاً جداً |
Seni alacak kişi o kadar şanslı ki. | Open Subtitles | سيكون أحدهم محظوظاً جداً بالحصول عليك. |
Ama bankayı soyduğu düşünülen şüpheli o kadar şanslı değildi. | Open Subtitles | لم يكن محظوظاً جداً |
Bazılarımız o kadar şanslı bile değil. | Open Subtitles | أحدنا ليس محظوظاً جداً |
- Ama ben o kadar şanslı olamayabilirim. | Open Subtitles | ولكني قد لا أكون محظوظاً جداً |
-Nasıl bu kadar şanslı olabiliyorsun? | Open Subtitles | -كيف تصبح محظوظاً جداً هكذا؟ |
- çok şanslı olmalıyım. Vimi'ye lâyık olabilmek için her gün çalışıp, müdür olmaya uğraşıyorum. | Open Subtitles | سأكون محظوظاً جداً أعمل كل يوم لاترقي لاصبح مدير |
Şimdi çok şanslı hissediyorum. | Open Subtitles | . حسنٌ، لا أشعر أنّي محظوظاً جداً الآن |
Ben kaçmayı başardım ama Steve o çok şanslı değildi. | Open Subtitles | لقد رتبت للهرب، لكن (ستيف)... لم يكن محظوظاً جداً |
Çok şanslıydın. | Open Subtitles | محظوظاً جداً. |
22 yaşındayken Çok şanslıydım. | TED | حسنا، في 22، كنت محظوظاً جداً. |
Eğer çok, çok, çok şanslıysam... | Open Subtitles | لو كنت محظوظاً جداً جداً جداًجداً... |