Sprey konfetim bittiği için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظةٌ أني لا أملك "السلاسل السخيفة" |
Anlıyorum, yine de şanslısın. | Open Subtitles | أرى أنكِ لا تزالين محظوظةٌ مع ذلك |
Sen çok şanslısın. | Open Subtitles | إنّكِ محظوظةٌ جداً |
Bu gece sana eşlik edeceğim için şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظةٌ أنا يكون معيَّ شريكٌ هذه الليلة |
Benimle arkadaş olmasını geçtim onun gibi birini tanıdığım için şanslıyım. | Open Subtitles | انا محظوظةٌ فقط ، لمعرفتي شخصاً مثلها ...إنها صديقتي ، أنا |
Böyle arkadaşlara sahip olduğum için çok şanslıyım. | Open Subtitles | إنّي محظوظةٌ بالفعل لامتلاكي أصدقاء بتلك الصفات. |
Veliaht Prens'ten bile alaka gören bu kız oldukça şanslıymış doğrusu. | Open Subtitles | لديها حتىَ مراعاة وليّ العهد. هيَ دائماً محظوظةٌ للغاية. |
- Benim yanımda olduğun için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنتِ محظوظةٌ جداً -لكي تكوني معي |
- Kuşkonmaz sevmediği için şanslısın. | Open Subtitles | -حسناً، أنتِ محظوظةٌ لأنّه لم يكن يحبّ الهليون . |
Çok şanslısın. | Open Subtitles | أنتِ محظوظةٌ فعلاً. |
O hâlde şanslısın. | Open Subtitles | فأنتِ محظوظةٌ إذاً. |
Hayatta olduğun için şanslısın. | Open Subtitles | أنتِ محظوظةٌ لكونكِ حية |
Böyle bir ailen olduğu için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظةٌ لان لديكِ مثلهم |
Çok şanslısın, Effy. | Open Subtitles | أنتِ محظوظةٌ للغاية (إيفي). |
Demek istediğim, o hayatımda olduğu için çok şanslıyım, ve bunu biliyorum. | Open Subtitles | أعني, أنَّني محظوظةٌ جداً لتواجدهِ في حياتي وأوقِنُ هذا تماما |
Ne şanslıyım ki bu merhameti görüyorum. | Open Subtitles | فلَكَمْ أنا محظوظةٌ لأَنالَ منهُ جميلةً |
Senin gibi birine sahip olduğum için çok şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظةٌ جدّاً لوجودِ شخصٍ مثلك معي. |
Biliyorum, çok şanslıyım. | Open Subtitles | اعرف هذا ، انا محظوظةٌ جداً |
Çok şanslıyım. | Open Subtitles | أنّني محظوظةٌ للغاية |
Biliyorum ve çok şanslıyım. | Open Subtitles | أعلم، وأنا محظوظةٌ جدًا. |
Senin gibi biriyle olduğu için şanslıymış. | Open Subtitles | إنّها محظوظةٌ لوجودكَ إلى جانبها. |