"محظوظٌ" - Translation from Arabic to Turkish

    • şanslısın
        
    • şanslı
        
    • şanslısınız
        
    Hawaii'de bir porfesyonel yamaç paraşütçüsü olduğun için çok şanslısın. Open Subtitles أنت محظوظٌ جداً لأنك تحترف الغطس من المرتفعات في هاواي
    -Dostum, annen alkolik olup gittiği için çok şanslısın. Open Subtitles إنك محظوظٌ جداً لأنك أمك المدمنة على الكحول قد هجرتك
    İşler dalgalanarak kontrolden çıkmadan, onu buraya getirdiğimiz için şanslısın. Open Subtitles حسناً، أنتَ محظوظٌ أننا إستعدناها، قبل أن تخرج الأمور عن السيطرة.
    Bu kadar aşağıladığın şu "Yerlilerden" daha şanslı. Open Subtitles محظوظٌ أكثر من أولئك الهنود الذين تحتقرهم جداً
    Seni hiç bir zaman bulamaz. Ne kadar şanslı olduğunu görmüyor musun? Open Subtitles لن تستطيع إيجادك إبداً ألا ترى أنّك محظوظٌ جداً ؟
    Sizin gibi bir doktoru olduğu için çok şanslı olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعرف أنّه رجلٌ محظوظٌ إذ حظيَ بجرّاحةٍ مثلك
    Bomba patladığında odada olmadığınız için çok şanslısınız. Open Subtitles علينا أن نذهبَ ونجدهُ انتَ محظوظٌ جداً انكَ لم تكن في تلكَ الغرفة
    Yanında olmadığım için çok şanslısın, yılancık. Open Subtitles أنت محظوظٌ لأنني لست معك، أيّها الثعبان،
    Seni İnsan Kaynakları'na şikayet etmediği için şanslısın. Open Subtitles إنك محظوظٌ لأنها لم تبلغ عنك عند قسم الموارد البشرية
    İş görüşmelerini benim yapmadığım için çok şanslısın. Çünkü hazırlıklı gelmek benim için çekicilikten önemli. Open Subtitles أنتَ محظوظٌ لأنّك لم تواجهني من أجل وظيفة، لأنّ الجهوزيّة تهزم السحر في كلّ يومٍ من الاسبوع.
    Ayı pençesi çöreğini getirdiğin için şanslısın. Open Subtitles أنتَ محظوظٌ جدّاً لأنّكَ أحضرتَ فطائر على شكل مخلب الدبّ.
    Odada havalandırma olmadığı için ne kadar şanslısın tahmin edemezsin. Open Subtitles لا تعرف كم أنتَ محظوظٌ لعدم وجود فتحة تهوية لهذه الغرفة.
    Bence burada oturup kahve içiyor olabildiğin için şanslısın. Open Subtitles و أظنّكَ محظوظٌ لجلوسكَ هنا تحتسي القهوة
    Dürüst olabiliyorsan şanslısın demektir. Open Subtitles أنتَ محظوظٌ لكونكَ لازلتَ قادراً على انْ تكون صادقاً
    Bu çocuk senin gibi bir anneye sahip olduğu için çok şanslı. Open Subtitles إن هذا الطفل محظوظٌ جداً ليحظى بكِ كأمٌ لهُ
    Herkesin benim için yaptığını düşündükçe çok şanslı bir adam olduğumu hissediyorum. Open Subtitles أفكّر بكلّ ما فعله الجميع مِنْ أجلي فأشعر أنّي محظوظٌ جدّاً
    Elindekiler sayesinde ne kadar şanslı olduğun hakkında hiç fikrin var mı senin? Open Subtitles هل لديكَ أي فكرةٍ كم أنتَ محظوظٌ لإمتلاككَ ما تملك؟
    Bazı günler uyanırsın ve ne kadar şanslı bir adam olduğunu fark edersin. Open Subtitles في بعض الأيام يستيقظ أحدهم ويدركُ كم هو محظوظٌ
    Ve bu hayatta seni bu kadar erken bulduğum için çok şanslı hissediyorum çünkü tek yapmak istediğim, şimdiye kadar yapmak istediğim tek şey hayatımı seni severek geçirmek. Open Subtitles وشعرت بأنني محظوظٌ جداً بأنني وجدتك مبكراً بحياتي لأن كل مااريد فعله
    NSA size sahip olduğu için çok şanslı. Open Subtitles أنّه المبنى الأكثر أمانًا في البلاد. الأمن القوميّ محظوظٌ لأنك لديهم.
    Sen yine o bacağını kırmak vermedi şanslı. Open Subtitles إنّك محظوظٌ بأنّك لم تكسر تِلك القدم مُجدّدًا.
    Etrafta insanlar olduğu için şanslısınız çünkü şu an öyle kızgınım ki... Open Subtitles أنت محظوظٌ لأن هناك شهود لأننى استشيطُ غضباً الآن

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more