Hepsine aynı numara elle kazınmış durumda. | Open Subtitles | و جميعها لها نفس الرقم المُسلسل محفور باليد على الصخور |
Bana ölenlerden birinin göğsüne kazınmış hâlde senin adının yazılı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد أرسل إلىَ رساله على أحد الجثث إسمك محفور على صدره |
Çünkü o sesi asla unutmayacağım. Beynime kazındı. | Open Subtitles | لأني لن أنسى أبداً صوتها القاسي، إنه محفور في ذاكرتي |
Dün geç saatlerde, orman işçileri bir insan cesedi kalıntısıyla karşılaştı... ..yakın geçmişte kazılmış bir mezarın içindeydi. | Open Subtitles | بالأمس ، عمال الغابة وجدوا مجموعة من بقايا إنسان في قبر اتضح أنه محفور مؤخراً |
Arkaya işlenmiş bir gravür ve mücevher var. | Open Subtitles | هناكَ نقش محفور ورائها ما المحفور عليها ؟ |
O meşhur sözünüz kalbimin üstünde büyük harflerle yazılı duruyor: | Open Subtitles | ان قولك المأثور محفور بحروف كبيره على قلبي |
Kanında yüksek oranda alkol vardı ve boynunun kenarına mızrak işareti kazınmıştı. | Open Subtitles | كان بدمها نسبه عاليه من الكحول و رمح ثلاثي محفور على جانب عنقها |
Şimdi de buzun içinde saklanacak bir yer vahşi doğanın, kuzey ışıklarının âşıkları için buzulun bizzat içine oyulmuş bir otel inşa ediyoruz. | Open Subtitles | والآن نقوم ببناء مخبأ في الجليد فندق محفور بداخل الجبل الجليدي نفسه حيث محبي البرية |
Monroe'yu buluyoruz ve tavşan kelimesi için vücuduna Çince karakter kazınmış mı bakıyoruz-- | Open Subtitles | و نرى هل عنده رمز صيني للأرنب محفور على بطنه |
Kanıtınızı incelerken bu tip protezlerin servolarının altına kazınmış gizli bir kayıt numarası olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | عندما فحصت الدليل الخاص بك أكتشفت أن تلك الأطراف الصناعية تحديداً مخفي بداخلها رقم مسجل محفور علي المحرك |
Hareket ettiremediğiniz çerçevenin üstüne kazınmış ikili kod var. | Open Subtitles | هناك رمز ثنائي محفور في الإطار لا تقدر على تحريكه. |
"Ellerime baktığım zaman, oraya kazınmış bir yüz görüyorum." | Open Subtitles | "عندما أنظر إلى أيديي، هناك أرى وجها محفور عليه " |
"Ellerime baktığım zaman, oraya kazınmış bir yüz görüyorum." | Open Subtitles | "عندما أنظر إلى أيديي، هناك أرى وجها محفور عليه " |
Ve o zaman yaptığında, Müdür Wilkes'a yaptığı beynime kazındı. | Open Subtitles | و عندما فعل كان ما فعله للسجان ويلكيس محفور للأبد في ذاكرتي |
Bu asansördeki videoyu o kadar çok izledim ki neredeyse beynime kazındı ama hala ne diyor çözemiyorum. | Open Subtitles | شاهدة فيديو هذا المصعد العديد من المرات وكأنه محفور في ذاكرتي |
Babamın nasihati kalbime kazındı. | Open Subtitles | قرار الاب محفور في قلبي |
Dün geç saatlerde, orman işçileri bir insan cesedi kalıntısıyla karşılaştı... ..yakın geçmişte kazılmış bir mezarın içindeydi. | Open Subtitles | بالأمس ، عمال الغابة وجدوا مجموعة من بقايا إنسان في قبر اتضح أنه محفور مؤخراً |
...bazen hemen fark edilebilecek yeni kazılmış bir mezar olur ama saldırgan bizim için bir yerlere ekmek kırıntıları bırakır. | Open Subtitles | احيانا، تكون واضحة كقبر محفور حديثا لكن فى مكان ما الجانى ترك لنا فتات الخبز |
Yolladığı habere göre, ölenlerden birinin göğsüne senin adın kazılmış. | Open Subtitles | لقد راسلني بأن أحد الموتى محفور على صدره اسمك. |
Ve oyunumuz, 19. yüzyıla ait eski Kanton yazılarıyla işlenmiş altın bir saat ile başlıyor. | Open Subtitles | وتبدأ اللعبة مع ساعة يد ذهبيّة من القرن الـ 19 محفور عليها نقوش كانتونيّة قديمة. |
Aslında, tutup altına bakarsanız, metale işlenmiş şu yazıları görürsünüz, ''Virgin Atlantic Havayolları üst sınıftan çalınmıştır.'' | TED | لكن، تقوم بأخذهم وفي الباطن محفور في معدنها، كلمات "سُرقت من الدرجة العليا لخطوط فيرجن للطيران." |
Küçük bir yolculuk saati. Üzerine 'Rosemary' adı kazınmıştı. | Open Subtitles | ساعة سفر صغيرة تحمل اسم "روزماري" محفور عليها |
Şimdi de buzun içinde saklanacak bir yer vahşi doğanın, kuzey ışıklarının âşıkları için buzulun bizzat içine oyulmuş bir otel inşa ediyoruz. | Open Subtitles | والآن نقوم ببناء مخبأ في الجليد نحن نقوم ببناء فندق محفور في الجبل الجليدي نفسه حيث محبي البرية |