Tamam, demek ki Woodford'ın gizli mekânına dinleme cihazı yerleştirdim çeteye katılmadan önce. | Open Subtitles | اذا , فقد وضعت جهاز تنسط في مخبأ سري قبل ان اصبح عضواً |
Palmiye ağaçlarının önünden geçip, garajında büyük gümüş havan topu saklı bir köşkün önünde durdular. | TED | قاده عبر أشجار النخيل وأوصله إلى منزل قديم بقاذف صواريخ فضي عملاق مخبأ في المرآب |
Demek istediğim, acil sığınak da oradaydı, ...saldırılardan dolayı tahrip oldu, ve açıkçası binalara ve yaşamlara zarar verildi. | TED | أعني، تعرفون، مخبأ الطوارئ الموجود هناك ، دمره الهجوم، وطبيعي أن الدمار تم على المبنى وعلى الأرواح. |
Yakınında bir Fransız sığınağı var, ve bütün tünel sistemi o kadar karmaşık ki iki taraf hiçbir zaman bir araya gelmiyor. | TED | يوجد بالقرب منه مخبأ فرنسي، ونظام الأنفاق ككل معقد للغاية لدرجة أن المخبأين لم يتقاطعا البتة. |
Hood'un bir yerlerde saklı bir zulası olmalı. | Open Subtitles | روبن هود لا بدّ وأن كان عنده مخبأ يخفيه في مكان ما |
Mektuba göre para, 24 ncü kilometra taşından sonraki hurda bir arabaya gizlenmiş. | Open Subtitles | تقول الرسالة بأنّ المال مخبأ بسيارة مهجورة بعد علامة الأربع و عشرين ميل |
Bu kayıt bir yıl sonra ailesinin tavan arasında saklanmış olarak bulundu. | Open Subtitles | وجد هذا التصوير بعد عام من الجريمة مخبأ فى العلية عند العائلة |
gizli yerlerin var mı, para sakladığın gizli yerler? | Open Subtitles | أنصت لي، هل لديك أي مخبأ سري؟ أي مكان قد تكون خبأت النقود فيه ببيتك؟ |
Bazen bazı şeylerin gizli kalması en iyisidir. | Open Subtitles | أحيانا من الافضل ان نترك بيننا شيئا مخبأ |
Çölü güzel kılansa, bir yerinde bir kuyu saklı olması. | Open Subtitles | ما يجعل الصحراء جميلة أنّه في مكان ما يوجد بئر مخبأ. |
Dava Underwood sekreterine balkabağına saklı olan bir film içerisinde geldi. | Open Subtitles | انتهت القضية بآلة كاتبة وفيلم مخبأ داخل ثمرة يقطين |
Kumarhanenin altına bir sığınak yaptırdım... | Open Subtitles | لقد بَنيتُ مخبأ في السردابِ قوي بما فيه الكفاية لمُقَاوَمَة الإنفجارِ. |
Nöbetçiler tarafından kuşatılmış bir tür sığınak ya da mağaradaydık ve duvarların her yerinde resim ve yazılar vardı. | Open Subtitles | ،كنا في مخبأ ما محاط بالحراس وكانت الجدران تعج بالرسومات من كلّ الجهات |
Sadace Kristatos terkedilmiş bir manastırı kendi sığınağı yapabilir. | Open Subtitles | أن نختبىء من الألمان فقط كريستاتوس من يتخذ من دير مهجور مخبأ شخصي له |
gizli zulası olan bir tek sen değilsin. | Open Subtitles | هل لديكِ أي فكرة عن أي نوع يجب علينا شراؤه ؟ اه , حسنًا , إنك لستِ الوحيدة التي لديها مخبأ سري |
Ayı derisiyle tepeden tırnağa gizlenmiş bir halde kış uykusundaki kara ayıya yaklaşmış. | Open Subtitles | و تخفت من الرأس للقدم في مخبأ الدب أقتربت من الدب الأسود الهائج |
Çorabın öteki tekini bu sumenin altına saklanmış vaziyette bulduk. | Open Subtitles | وجدنا على الجورب الآخر مخبأ تحت غطاء المكتب |
- Beyaz Saray sığınağına gizlice patlayıcı madde soktuğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | ...يعتقدون أنه قام بإدخال شىء متفجر إلى مخبأ البيت الأبيض |
Orası hainler için saklanma yerine dönerse, caminde işler yolunda gitmez. | Open Subtitles | لن تكون النتيجة حميدة على مسجدك إن تبيّن أنه مخبأ للخونة |
Enstitü'de silahlanamayız ama atalarımızın buralarda bir yere zula sakladığını biliyoruz. | Open Subtitles | لا يمكن أن نستعد في المعهد ولكننا نعرف أن أجدادنا تركوا مخبأ هنا في مكان ما |
Eskiden korsanların saklandığı bir yermiş ama sonradan tarlaya falan dönüştürülmüş. | Open Subtitles | لقد كانت تعتبر مخبأ للقراصنة ثم تحولت إلى مزارع وما شابه |
Leesburg`da bombacı arkadaşlarıyla birlikte bir yeraltı sığınağında ve bizim onu yakalamamızı istiyor. | Open Subtitles | هو في مخبأ ف ليسبيرغ مَع رفاقِه يصنعِ القنبلةَ ويُريدُنا أَنْ نَعتقلَه. |
Ayrıca doğaüstü şeylerin gerçek olduğunu bilince saklanacak hiçbir yer yoktur. | Open Subtitles | كما أنّك حالما تعلمين أن الخوارق حقيقيّة، فلا مخبأ ولا مفرّ. |
En güvenli saklanma bölgeme tehlike getirdin, öyle mi? | Open Subtitles | نمانع؟ أحضرت المسلحين إلى أفضل مخبأ هنا وتسألني إن كنتُ أمانع؟ |
Ne zaman bir muhbirinin zulasını nereye gizlediğini gördün sen? | Open Subtitles | منذ متى المخبرين يدعوك تشاهد مخبأ المخدرات الخاص بهم؟ |