Moda polisi tamamen farklı bir şey ifade etmedikçe... | TED | مالم تعني شرطة الموضة شيئًا مختلفًا تمامًا. |
Çat sesinden tamamen farklı bir sesti. | TED | كان صوتًا مختلفًا تمامًا عن صوت الارتطام. |
Hayatının sonunu belirleyen acımasız davranışı, bana onun tanıdığım kişiden tamamen farklı biri olduğunu gösterdi. | TED | السلوك الوحشي الذي حدّد نهاية حياة ابني أظهر لي بأنه كان مختلفًا تمامًا عن الشخص الذي أعرفه. |
Böylece hastaya çok daha yaygın bir operasyon yaptım ve daha sonra hastayla çok farklı bir konuşma yaptım. | TED | ولذلك قمت بإجراء عملية جراحية أكثر دقة وكان حديثي بعد الانتهاء مع المريضة مختلفًا تمامًا. |
Dünya üzerindeki yağmurlardan çok farklı olurdu. | Open Subtitles | لكان مختلفًا تمامًا عن المطر على كوكب الأرض |
Dünya onlara çok farklı görünüyor. | Open Subtitles | يبدو العالم مختلفًا تمامًا بالنسبة إليها |
Fakat evde, tamamen farklı bir şey öğretiliyordu. | TED | ولكن بالمنزل، تعلمت شيئًا مختلفًا تمامًا عن ذلك. |
Fakat birkaç yıl sonra bu mesajları tekrar okuduğumda tamamen farklı bir şey fark ettim. | TED | ولكن بعدما أعدت قراءة تلك الرسائل بعد مرور بضع سنوات، لاحظت شيئًا مختلفًا تمامًا. |
Ancak 19 Ekim 2017'de, Pan-STARRS yıldızların arasında hızla hareket eden bir cisim fark etti ve bu sefer konum ve hızla ilgili yapılan rutin inceleme tamamen farklı bir sonuç gösterdi. | TED | لكن في الـ19 من أكتوبر عام 2017، رصد التلسكوب شيئًا سريع الحركة بين النجوم، هذه المرة المتابعة المعتادة لقياسات الموقع والسرعة أظهرت شيئًا مختلفًا تمامًا. |
tamamen farklı bir yol seçebilir. | Open Subtitles | قد تختار مسارًا مختلفًا تمامًا |
Bilmiyordum Felicity. 5 yıl önce tamamen farklı biriydim. | Open Subtitles | لم أعلم يا (فليستي)، منذ خمسة أعوام كنت شخصًا مختلفًا تمامًا. |
Viyana'dan ya da Kıbrıs'tan çok farklı görünmesi anlaşılabilir. | Open Subtitles | يبدو مختلفًا تمامًا لو أنت "في "فيينا" أو في "قبرص |
Sınıf bu saatte çok farklı görünüyor. | Open Subtitles | الفصلُ يبدو مختلفًا تمامًا في هذا الوقت |
rastlanırsa bu eninde sonunda onun kimliğine dönüşecekti, ve onun kimliği benim de kimliğim olacaktı böylece bu hastalık çok farklı bir biçimde yayılacaktı. Onu MRI makinasına, CAT tarayıcına soktuk, bir günlük çocuğumuzdan kal almalarına izin verdik. | TED | ومع ذلك، علمت من العمل الذي أنجزته أنه إن كان لديه أيًّ من الأمراض التي سنبدأ بتحليلها عليه، فستكون هذه هويته النهائية، وكونها هويته فستصبح هويتي، أن ذلك المرض كان سيأخذ شكلاً مختلفًا تمامًا عند تكشّفه. |