"مخزنِ" - Translation from Arabic to Turkish

• dükkanında
• dükkanına
• dükkânında
• mağazasında
• dükkanındaki

Her şey annem Max'ın video dükkanında işe girince başladı.
كُلّة بَدأَ عندما أمَّي ذَهبَت للعَمَل في مخزنِ فيديو ماكس

Bu iş Iraklı birine ait olan oyuncak dükkanında hırsızlığı engellemekti.
الشغل كَانَ في مخزنِ لعبةِ عراقيِ الذي كَانَ يَتمنّى رَدْع السرقة.

Ayrıca yoğurt dükkanına da gitmen gerek.
وأنت يَجِبُ أَنْ تَذْهبُ إلى مخزنِ اللبنِ ذلك

Burada kalıp Richardson'ın dükkânında kadınlara iğne mi satayım yoksa.
هَلْ ساعمل كاتب في مخزنِ ريتشاردسون ابيع الإبرَ إلى السيدات المسنات

Egonla beraber o ayakkabı mağazasında 45 dakikadan az kalmış ve mağaza müdürününki de dâhil tüm ayakkabıları denememiş olsan...
أنت يَجِبُ أَنْ تُفكّرَ ظهرَ في الدقائقِ الـ45 أنت وأناكَ مستهلك في ذلك مخزنِ الحذاءِ صَعِب على كُلّ حذاء!

Boncuk dükkanındaki Bay Sherrod bana daha çok izin verecek.
السّيد في مخزنِ الخرزةَ أعطِني وقتَ أكثرَ مِنْ.

O masayı Dalton'un dükkanında görmüştüm.
رَأيتُ بأنّ المنضدةِ قبل ذلك في مخزنِ دالتن.

Maden arayıcısının masası Dalton'un dükkanında mıydı?
منضدة المنقّبَ كَانتْ في مخزنِ دالتن؟

Evet, öyle. dükkanında bir sürü antika çizgi roman satardı.
نعم، كَانَ عِنْدَهُ a رفّ أولئك أفلام الغرب مخزنِ الدايمِ القديمةِ،

- Yoğurt dükkanında.
هو في مخزنِ اللبنَ.

Demek ihtiyar Kübalının dükkanına roket attığımı düşünüyorsunuz.
الغرامة. تَعتقدُ بأنّني ضَربتُ بَعْض النوعِ a صاروخ في مخزنِ فيديل قديم؟

- Onu yoğurt dükkanına götüreceğim. - Endişelenmiyorum.
- سَآخذُه إلى مخزنِ اللبنَ.

Bak, yoğurt dükkânında.
"أوه، نظرة، هناك هو، إنتهى في مخزنِ اللبنَ!

- Merhaba Niles. - Merhaba baba. Galiba dün akşam videokaset dükkânında paketlerimiz karışmış.
الأَبّ، كَانَ عِنْدَنا a يَخْلطُ ليلة أمس بحقائبِنا في مخزنِ الفيديو.

- Hayır, deneyeceğimi söylemiştim ayrıca halı mağazasında o kadar zaman geçirdiğin için yemek yiyemedim.
لا، قُلتُ بأنّني أُحاولُ، وأنا خطّطتُ للأكل قبل ذلك، لَكنَّك إستغرقتَ وقتاً طويلاً في مخزنِ البساطَ، نحن ما كَانَ عِنْدَنا وقتُ.

Bak yatak mağazasında.
أوه، نظرة، هناك هو، في مخزنِ futon!

Bu ev ikinci el dükkanındaki kamyonun uğradığı yerler arasında değil ama sokağın karşısı listede mevcut.
هذا البيتِ ما كَانَ على مخزنِ التوفيرَ قائمة شاحنة صغيرةِ، لكن الواحد عبر الشارع كَانَ.

- Domuz dükkanındaki karyola...
ذلك المهدِ في مخزنِ لحمَ الخنزير، جيد ليس في الواقع لنوم، تي .

Sen film dükkanındaki bayansın.
مِنْ مخزنِ الفيديو.