Orta Halka gezegeni Aleen yıkıcı depremler sonucu harap olmuş durumda. | Open Subtitles | الحافة الوسطي لكوكب لكوكب اليين قد خربت عن طريق زلزال مدمر |
Haritanın hemen ötesinde bekleyen yıkıcı bir kasırga tehdidiyle birlikte. | Open Subtitles | ناهيكم عن ذكر خطر إعصار مدمر يتربص من مكان بعيد. |
Galiba Işığın yok edicisi Gorthan geçecek. | Open Subtitles | نشاهد الان جورزان مدمر الضوء يؤدي عبوره الان |
İyileşebilir yada karanlığın içinde yok edici bir öfkeye dönüşür. | Open Subtitles | يمكنها أن تشفي أو أن توصل للظلام ولغضب مدمر |
Kulakta oluşacak bir titreşim, bizim bu boyutumuz için tahrip edici etki yaratır. | Open Subtitles | مع حجمنا الضئيل اى اهتزازات داخل الاذن سيكون له اثر مدمر |
Almanlar ilerledikçe yarı mahvolmuş bir dünyaya girdiler. | Open Subtitles | مع تقدم الألمان فقد دخلوا لعالم نصف مدمر |
Mahvoldum! Bittim! İşimi kaybettim. | Open Subtitles | أنا مدمر أنا راحل أنا خارج العمل |
"Ben Ölüm oldum, dünyaların yokedicisi." | Open Subtitles | "لقد أصبحت الموت, مدمر العوالم" |
Bazıları ise hiç öyle değil, "Terminatör"den fırlamış gibiler. Hatta, "Terminatör"den çıkıp gelmiş olabilirler. | TED | وبعضم ليس لطيفاً، وبعضهم مدمر بلا تردد، فى الحقيقة ربما يكونوا مدمرين مباشرة. |
Bazen yapabileceğiniz en yıkıcı şey evet, onu alkışlayın. | TED | في بعض الأوقات. أكثر شيء مدمر يمكنك فعله نعم، صفقوا له. |
Pedro Hernandez yıkıcı bir biçimde eski büyük şampiyona karşı ortasiklet tacını aldı. | Open Subtitles | لقد فاز بيدروفرنأنديز باللقب بأسلوب مدمر ضد بطل سابق |
Ekim 2005'te yıkıcı bir deprem kuzey Pakistan'daki batı Himalayaları vurdu. | Open Subtitles | في أكتوبر من عام 2005، ضرب زلزالٌ مدمر غرب الهيمالايا في شمال باكستان. |
Ondan tüm istediğim kesinlikle son derece yıkıcı bir anlaşmazlıktan oğlumu ve masum çocuklarını korumaya yardım etmesiydi. | Open Subtitles | كل ما طلبت منها القيام به هو المساعدة على حماية ابني.. وأطفاله الأبرياء مما بالتأكيد.. سيكون سوء فهم مدمر جداً. |
Başkan Roosevelt az önce Japonlar tarafından Pearl Harbor'a sürpriz ve yıkıcı bir saldırı olduğunu onayladı. | Open Subtitles | أكد الرئيس للتو هجوم مفاجئ مدمر من اليابانيون على مدينة بيرل هاربور |
Ama senin aksine aşkta yıkıcı bir durum görmüyorum. | Open Subtitles | لكن ليس كما تظن انت انا لا ارى اي شيء مدمر في مسألة الحب |
Işığın yok edicisi denen adamın aslında bir ödlek olduğu kimin aklına gelirdi. | Open Subtitles | من الذي كان يخطر بباله ان الذي يدعى مدمر الضوء مجرد مخنّث كبير انظر |
Dr. Brennan, delilin yok edicisi geldi. | Open Subtitles | أيتها الطبيبة برينان, مدمر الادلة موجود هنا |
Doğru ölçüde ısı ve basınca maruz kalırsa, normal bir savaş başlığı ile diyelim radyoaktif serpinti olmadan, gereken yok edici patlamayı elde edebilirsiniz. | Open Subtitles | ,لتحديد الحرارة والضغط الملائم ...كما اعتقد يتطلب اكثر من راس حربي ..يجب ان يتم تنفيذ انفجار مدمر بشكل مناسب بدون النتيجة العرضية للغبار الذري |
Gölün bütün suyu tahrip edici bir şekilde serbest kaldı. | Open Subtitles | تحررت كامل مياه البحيرة على شكل سيل مدمر. |
Öyleydi, Alex. harap edildi ve incitildi | Open Subtitles | لقد كان مدمر,اليكس لم يكن يخدعكم. |
Ay Kapısı olmadığı için zaten mahvolmuş bir haldeydi. | Open Subtitles | لقد كانت مدمر بالفعل لأنه لم يكن لديها باب القمر |
Ben Mahvoldum bile. | Open Subtitles | انا مدمر بالفعل |
NSA yokedicisi. | Open Subtitles | مدمر للأمن القومي |
Dokuz yaşındaki bir çocuğun nasıl kendi Terminatör'ü oldu? | Open Subtitles | كيف لطفلة بسن التاسعة تحصل على مدمر خاص بها؟ |
Ansızın zarar veren ya da mahveden bir şey. | Open Subtitles | إنه التسبب بضرر غادر أو مدمر |
Şehirdeki binaların %97'si ya yıkılmış ya da ağır hasar görmüştü. | Open Subtitles | سبعة وتسعون بالمائة من مبانى المدينة أصبح ما بين مدمر ومصاب بأضرار جسيمة |
Evet, aslında, perişanım. | Open Subtitles | بتعبير أصح، أنا مدمر |