Tadının anneminki ya da onun annesininki gibi olmasını sağlamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | تعلم , احاول ان اجعل مذاقها مثل مذاق حلوى امي او امها |
Mikroorganizmalar var. Bunlar güzel şeyler, fakat buğdayın en lezzetli kısımları değil. | TED | انها ليست جرثومة ! .. انها شيء جيد ولكن مذاقها ليس كذلك |
Tadını gizlemek için kuvvetli bir şey kullanmış olmalılar. | Open Subtitles | و من أجل إخفاء مذاقها يجب إستعمال شيئ قوي مثلها |
Size şu anda gösterdiğim serginin farklı bölümleri, biraz tadına bakmanız için. | TED | و كما ترون فأنا أعرض لكم عدة مقاطع من العرض الآن، فقط لأعطيكم فكرة عن مذاقها |
Onlara hep kanapelere erken başlamamalarını yoksa vıcık vıcık olacaklarını ve plaster gibi tat vereceklerini söylemelisin. | Open Subtitles | أخبرهم دائماَ ألا يبدأوا المقابلات حتى المساء وإلا سيبللون بسوائل مذاقها كضماد الجروح |
Hapishane soğuk, sert pastırma tadında Derek ise kulak kiri gibi. | TED | كلمة السجن مذاقها كاللحم المقدد البارد القاسي بينما كلمة ديريك مذاقها كشمع الأذن. |
Hayır, sanki birisi içine işemiş gibi bir tadı var. | Open Subtitles | كلا، مذاقها يشبه البول يبدو أنَ شخص ما تبوّل بها. |
Papaya* bile bulabilirsin, ki bazı insanlar Tadının kusmuk gibi olduğunu düşünüyor. (*Kavuna benzer bir meyve) | Open Subtitles | يمكنك أن تحصل على البابايا التي يشبه البعض مذاقها بالقيء |
İkisini birbirine karıştırdığınızda Tadının çok afili olduğunu biliyor musunuz? Sen de denemelisin. | Open Subtitles | يا إلهي عن خلطت الكعكتين مذاقها مثل حلوى رينغ دينغ |
Babam sürekli bunlardan yememi isterdi, Tadının pastırma gibi olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | والدي دائماً ما كان يحاول إطّعامهم، قال أن مذاقها مثل قديد الخنزير. |
elde yıkananlardan onu alabilmek için çok çalıştığımdan dolayı onunla pişirdiğim her şey çok daha lezzetli oluyordu belkide bir part-time iş sorunun çözümü olabilir bunu sizden istemeye hakkım yok. | Open Subtitles | كل الأطعمة التي سخنّتها في الفرن كان مذاقها رائعاً ربما وظيفة جزئية هي الحل لا أستطيع أن أطلب منك ذلك، |
O lezzetli kırmızı sosun içinde gelirse çok feci lezzetli gözüküyorlar. | Open Subtitles | مذاقها كجمال مظهرها. وتأتي معها صلصة حمراء لذيذة. |
Üzerine kırmızıbiber de ektik mi Tadını alamaz. | Open Subtitles | و لو وضعنا فوقها بعض التوابل لن يشعر بتغير مذاقها |
İlk bunuelonun Tadını çıkar. | Open Subtitles | لن يكون مذاقها أبداً بنفس روعة تذوقها للمرة الأولى |
tadına rağmen, faydası varsa hepsini yerim. | Open Subtitles | مذاقها غير جيد لكن علي أن أأكلها دفعة واحدة |
Bu berbat. Anneniz, bunların tadına bakmıyor mu hiç? | Open Subtitles | مذاقها مريع , هل سبق وتذوّقت والدتكم طعمها ؟ |
Yemin ederim bir daha olmayacak. Üstelik bir tat da alamadım. | Open Subtitles | اقسم بأننى لم افعل ذلك ثانية حتى ان مذاقها لم يكن جيد |
buz. Özgür, doğal bir dünyanın tadında kelimeler verdi. | TED | كلمات كان مذاقها الحرية والعالم الطبيعي. |
Sorun değil. Onun için bir şeyim var. Küçük, kırmızı ve yanmış soğan tadı var! | Open Subtitles | هذه ليست مشكلة، لدي حل لذلك إنها صغيرة و حمراء و مذاقها مثل البصل المحروق |
- Bu neden bu kadar tatlı? - Şeker gibi de ondan. | Open Subtitles | لماذا مذاقها حلو لأنها مثل الحلوى |
Geleneksel mutfak tecrübelerinin aksine korkarak ölen canlının lezzeti benim gibi biri için daha iyi olur. | Open Subtitles | على عكس أساليب الطبخ التقليدية فإنّ الفريسة يكون مذاقها أفضل بكثير لشخص مثلي حين تكون مذعورة. |
Eğer doğru pişirirsen, tadları domuza benzeyebiliyor. - Hepsi gitti. | Open Subtitles | . مذاقها مثل الخنزير إذا طبختها جيداً . لا يوجد منها |
Tatları güzel olduğundan herhâlde çocuklar ara sıra onları yiyip kendilerini zehirleyebiliyorlarmış. | Open Subtitles | والتي مذاقها حلو أعتقد، وأحيانا الأطفال يأكلونها، وينتهي المطاف بهم مسمومين، |
İyi bir tabakta küçük bir balık büyük olandan çoğu kez daha lezzetlidir. | Open Subtitles | ان السمكة الصغيرة مذاقها احسن من الواحدة الكبيرة |