Sürücü olmak can sıkıcı bir durum, bu yerlerde bir yaya olmak da can sıkıcı bir durum. | TED | ستصبح القيادة مزعجة، وسيصبح المشي كذلك مزعجًا في هذه الأماكن. |
can sıkıcı olduğunu kabul ediyorum, fakat ciddi bir tehdit olmadığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعترف بأنه كان مزعجًا ولكنه لم يكن يشكل خطرًا حقيقيًا |
Trans insanlar için bedenleri ile rahat edememeleri oldukça yaygın ve bu rahatsızlık zayıflatıcı olmaktan sinir bozucu olmaya kadar değişebilir ve bunun arasında bir yerde bulunabilir. | TED | أغلب العابرون جنسياً يشعرون بعدم الارتياح مع جسدهم، وعدم الارتياح ذلك قد يكون منهكًا أو مزعجًا وكل ما بينهما. |
Teşekkür ederim, sana rahatsızlık vermeyeyim.; | Open Subtitles | لا، شكرًا لكِ، لا أريد أن أكون مزعجًا. |
Bu oldukça derin bir bilgidir. Bence bu çok rahatsız edici bir soru. | Open Subtitles | إنه سؤال عميق للغاية أو كما أظن ؛ مزعجًا |
Sizi buraya sürüklediğim için üzgünüm ama otopsi sırasında rahatsız edici bir bulguya rastladım. | Open Subtitles | آسفٌ على إحضارك إلى هنا لكنني لاحظت شيئًا مزعجًا أثناء تنفيذ عملية التشريح |
Tıpkı elektrik kesilene kadar buzdolabı sesinin nasıl sinir bozucu olduğunu bilmememiz gibi. | TED | فالأمر يشبه أن ينقطع التيار الكهربائي لتعلم كم كان مزعجًا صوت الثلاجة لديك. |
Ve bu aşçı da tam bir baş belası oldu. İşleri tutmaya başladığından beri. | Open Subtitles | ومقدّم الأطعمة صار مزعجًا جدًا مذ تكلّل عمله بالنجاح. |
Sende olmadığı sürece tabii, o zaman can sıkıyor. | Open Subtitles | ما لم تكوني مصابة بها بالطبع حينها ستكون أمرًا مزعجًا |
Ama meğer sürekli izlenmek çok çabuk can sıkıyormuş. | Open Subtitles | ولكن اتضح أنه يتم مراقبتي طوال الوقت، وأصبح الأمر مزعجًا ومملاً |
Ama meğer sürekli izlenmek çok çabuk can sıkıyormuş. | Open Subtitles | ولكن اتضح أنه يتم مراقبتي طوال الوقت، وأصبح الأمر مزعجًا ومملاً |
Sen acayip can sıkıcı olmadığın zamanlar yani! | Open Subtitles | ذلك حين لا تكون مزعجًا جدًّا. |
Laurence onun çevreye rahatsızlık verdiğini, sarhoş olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | (لورانس) تقول أنه أصبح مزعجًا سكير لا أحد يريده هناك |
Sana rahatsızlık veren bir şey söyle hadi. | Open Subtitles | "أخبريني بشيءٍ تجدّينه مزعجًا" |
Sana rahatsızlık veren asıl şey korku. | Open Subtitles | "ما تجدّينه مزعجًا هو الخوف" |
Potansiyel faydalarına rağmen, fotoğraflarımızı otomatik olarak tarayan büyük bir ağın olasılığı, görüşmeler ve fizyolojik işaretler de oldukça rahatsız edici. | TED | وبالرغم من المنافع المرتقبة، فإن احتمالية وجود شبكات واسعة النطاق تقوم بشكل آلي بمسح صورنا، اتصالاتنا، وإشاراتنا الفسيولوجية، يعتبر شيئًا مزعجًا إلى حد بعيد. |
Bakalım günlük hayattaki kadar rahatsız edici mi diye görmek için anlatım yaparken ki ses tonunu duymak istedim. | Open Subtitles | أردت سماع نبرة صوتك حتى أتيقّن... بأنه ليس مزعجًا كما في هوَ عادةً... |
Ve ödeme zamanı geldiğinde, sinir bozucu ve kötü hissettirdi, yine de ödedim ve hayatıma devam ettim. | TED | وحينما كان علي دفع الغرامة، كان الأمر مزعجًا وشعرت بإحساس سيئ، ولكنني دفعتها وطويت الصفحة. |
Evet, işte bu yüzden kardeşimin doğaüstü tasmasını çekiştirdiğimde böyle baş belası yere geldim. | Open Subtitles | أجل، ولهذا يكون الوضع مزعجًا حين تسحبين اللجام الخارق للطبيعة الخاص بأخي. |
Ve bazen de asil bir baş belası oldun. | Open Subtitles | أقرّ أنك كنت أحيانًا مزعجًا بشكل لا يطاق. |