| Yüzlerce kimlik hırsızlığı yaptılar ve binlerce sahte vergi beyannamesi verdiler. | Open Subtitles | يقوم بسرقه المئات من الهويات يسجل الألاف فى تقارير ضريبيه مزيفه |
| Onu casus okuluna gönderip, sahte bir isim verdiler. | Open Subtitles | ولأنه كان يتحدث بلغتنا أرسلوه ليدرس التجسس واعطوه بطاقة تعريف مزيفه |
| Bana bu sahte imha edicinin ilanını gönderdi evdeki termitlerin gazla zehirleneceğini söylüyor, o yüzden evden uzak duracakmışım. | Open Subtitles | وانظر لهذا أرسلت إلي رسالة مزيفه تقول أن البيت يجب أن يغطى بالمبيد بسبب النمل الابيض |
| Sonra da sahte pasaport bulup, Rio'ya gideceğiz. | Open Subtitles | وبعد ذلك، سوف نحصل على جوارات سفر مزيفه ونهرب الى ريو |
| İçinde olduğunuz arabanının plakası da sahte olmalı. | Open Subtitles | غير مسجل به رقم هذه اللوحات المعدنيه لابد انها مزيفه |
| Getto katliamından beri Krakow'da sahte kimlikle yaşıyorum. | Open Subtitles | كنت أعيش في كاراكو بأوراق مزيفه منذ مذبحة الجيتو |
| Getto katliamından bu yana Krakow'da sahte belgelerle yaşıyorum. | Open Subtitles | كنت أعيش في كاراكو بأوراق مزيفه منذ مذبحة الجيتو |
| General paranın sahte olduğunu öğrenince kuduracak. | Open Subtitles | هذا الجنرال سيلعن عندما يجد ان النقود مزيفه |
| Bize gönderilen görüntülerin sahte olduğunu biliyoruz. Konuşma talep ediyoruz. | Open Subtitles | نعلم أن الصور التى أرسلت الينا مزيفه.نطلب حوارا |
| Güvenliği kandırabilecek kadar benziyordu ve Gizli Servis'e göre kimliği gerçekti, sahte değil. | Open Subtitles | و طبقاً لجهاز الامن انه كان لديه هويه غير مزيفه |
| Güvenliği kandırabilecek kadar benziyordu ve Gizli Servis'e göre kimliği gerçekti, sahte değil. | Open Subtitles | و طبقاً لجهاز الامن انه كان لديه هويه غير مزيفه |
| Sark'a sahte bir sıvı vereceğiz, o da bunu Khasinau'ya verecek. | Open Subtitles | سارك سيأخذ قاروره مزيفه الذى سيمررها الى كازانو |
| Ama sanırım sahte kredi kartıyla alışverişten suçlu değil. | Open Subtitles | ،لكن في حالة شحن بطاقة إئتمان مزيفه لا أظن هذا |
| Atlıkarıca ve sahte para ile ilgili bir konu hakkında. | Open Subtitles | انه يقول شىء حول اموال مزيفه و احدى الالعاب |
| Bizim Chuckles ucaktan sahte paraşütle atlayacakken Pinkney son anda iceri cekti. | Open Subtitles | لقد حاول أن يقفز من طائره باستخدام مظله مزيفه قبل أن يقوم صديقه بجذبه إلى الداخل |
| Sonra da sahte bir pinekleme partisi düzenleyerek cesetleri yerleştirdi. | Open Subtitles | ثمّ رتّبت جثتهن في حفلة نوم مزيفه و متقنة. |
| Çünkü sahte ilişki yaşayan birisinden ilişki konusunda tavsiye almak bence akıllıca değil. | Open Subtitles | جيد، لأني لا أعتقد بأن سآخذ قول حكيم بشأن العلاقات من أحد علاقاته مزيفه |
| Sizin söylediğiniz gibi hepsi sahte. | Open Subtitles | لا، لا، لا أحد سيتأذى مثل ما قلتوا , كلها مزيفه |
| Yaniv, takma bir isim kullanarak Roma uçağına bindi ve Bodnar, Birleşik Devletler'de kaldı. | Open Subtitles | باستخدام هويات مزيفه,يانيف غادر الى روما وبودنار ظل فى الولايات المتحده |
| - Ve ben de sana diyorum ki... bunu elmaslardan anlamayan birine ver çünkü bu bir taklit. | Open Subtitles | - وأنا اقول لك يجب أن تعطيه لأحد لايعرف الكثير لانه هذه مزيفه |
| Adam bir kadınla oturup yemek boyunca hiçbir uydurma hikâye anlatmadan durabildi. | Open Subtitles | ساقول لك الرجل اتى لدعوه الغداء وقابل المراه من غير ان يُظهر حياه مزيفه |
| Hayır, eğlenceli bir şeyler yapmayacağız. Buraya yapmacık gülücükler için geldik. Hadi, makineye doğru. | Open Subtitles | كلا, نحن لم نأتي الى هنا للمتعه , نحن هنا لعمل متعه مزيفه والان ابتسم للكامره |
| Anahtar kartı. sahteymiş. Orijinalini bulduk. | Open Subtitles | البطاقه كانت مزيفه لقد وجدنا البطاقه الاصليه |