"مساحه" - Translation from Arabic to Turkish

    • alan
        
    • Yer
        
    • yerimiz
        
    Kocamın çevrim içi aktiviteleri, ona karanlık düşüncelerini keşfedip tüketebileceği güvenli bir alan sağlıyor, ...böylece hayatının kalanına taşmıyor. Open Subtitles نشاط زوجي على النترنت يمنحه مساحه امنه اين يمكنه استكشاف وانهاك أفكاره السوداء حتى لا تختلط مع بقيه حياته
    Merak için ve sorular sorabilmek için bir alan olmalı ve umarım hepiniz benim müttefiklerim olursunuz. TED يمكن أن توجد مساحه للتساؤل وطرح الأسئلة، وأنا أتمنى منكم جميعًا أن تكونوا حلفائي.
    300 metre içindeki görüntüleri alan bir lazerli vericisi var. Open Subtitles له ارسال ليزر يغطى مساحه نصف قطرها 300 يارده
    Yer darlığımız var. Her gün yeni mahkum geliyor buraya. Open Subtitles نحن نحتاج مساحه, مساجين جديده تاتى كل يوم
    Fazla yerimiz yok. Open Subtitles لدينا مساحه صغيره
    Geriye çekilmek iyi bir atış için alan yaratır. Open Subtitles التظاهر بالعودة للخلف عند التصويب طريقه ممتازه لخلق مساحه.
    7 gün 24 saat çalışıyorlar, ama bahsettiğimiz çok büyük bir alan ve de benim erişim problemim var. Tamam. Open Subtitles طاقمنا يعمل على مدار 24 ساعه ولكننا نتحدث عن مساحه كبيره , مع مداخل محدوده جداً
    Kişisel alan kavramına hiç saygın yok değil mi? Open Subtitles هل تؤمنين بمفهوم اعطاء مساحه للشخص للتحدث بحريه ؟
    Dikkat dağıtmayan bir alan iletişim hatlarını geliştiriyor. Open Subtitles مساحه بدون ملهيات تفتح الخطوط على المجتمع
    Bebek için muhteşem bir alan var, bakıcılar ve hizmetçiler için de odası var. Open Subtitles هناك مساحه لحضانه مثاليه، غرف نوم للمربيات والخدم
    Kişisel alan deyimini hiç duymuş muydun? Open Subtitles مساحه خاصه، هل سمعت بها من قبل؟
    - Aramamiz gereken cok fazla alan var. - Daha fazla Avci talep ediyorum. Open Subtitles هذه مساحه كبيرة لنُغطيها - لقد طلبت مزيداً من الباحثين -
    Ve görüyorsunuz, onun için özel yaratılmış fiziksel bir alan var, arabasını, patronunun arabasının yanına park etmesi için, ama daha da önemlisi, insanların akıllarında "Evet, benim şoförüm işe kendi arabasıyla gelecek ve park edecek" fikrini yerleştirecek bir alan yaratıldı. TED وكما ترون فهنالك مساحه فعليه تم خلقها له لايقاف سيارة بمحاذة سيارة المالك ولكن الاهم من ذلك هو انهم خلقوا هذة المساحة الذهنيه "نعم ,سيأتي سائقي بسيارته الخاصة ويقوم بركنها هنا"
    Işık, geniş alan ve çekmeceler. Open Subtitles ضوء، مساحه جوارير
    İnsanlar standart Mini'nin arkasında kuşkusuz çok boş alan olduğunu düşünüyordu ama artık endişelenmeyin çünkü şimdi bir spor araba. Open Subtitles نعم الأخبار, والآن هنالك خبر للذين يعتقدون حرفياً بأنه هنالك مساحه كافيه في سيارة (ميني كوبر), لا تقلقوا لأنه يوجد الآن النسخه الجديده بباب واحد
    Çekilecek Yer yok. Open Subtitles من الافضل ان تدعه يمر لا استطيع, ليس هناك مساحه
    Arkalarında biriken muazzam büyüklükteki asker ve malzemeye Yer açmak için, acı acı savaşıyorlardı. Open Subtitles كان الحلفاء يقاتلون بضراوة لكسب مساحه تستوعب القـوات والعتـاد فـائقى الحـصـر القـادم مـن خـلفـهم
    - Evet. Harika. - Arkada yeterince Yer var mı? Open Subtitles نعم، إنها رائعه ألديكم مساحه كافيه في الخلف؟
    Fazla yerimiz yok. Open Subtitles لدينا مساحه صغيره
    Bizim ev arabamızda yerimiz var. Open Subtitles لدينا مساحه إضافيه فى شقتنا - السياره
    Başka yerimiz kaldı mı ki? Open Subtitles هل لدينا مساحه لها?

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more