"مستبعد" - Translation from Arabic to Turkish

• ihtimal
• imkansız
• pek
• mümkün değil
• söz
• dışı
• olamaz
• olasılıksız
• olasılık
• sanmıyorum
• olası değil
• çıkarıldın

Sadece küçük bir ihtimal belki de kıza "Terbiyesiz Balkabağı" demeyi kesmeliyiz.
برغم بأن ذلك مستبعد ربما علينا ان نتوقف عند تسميتها القرعة الداعرة

Belki beni sevdi. O kadar uzak bir ihtimal mi?
ربما يمكنها أن تستلطفني، أهذا أمر مستبعد للغاية؟

Bu imkansız efendim. Kurallara aykırı.
ذلك مستبعد تماما,سيدي ضد التعليمات

Bu pek mümkün olmaz.
قد ينقل قواها إلى الخارج هذا احتمال مستبعد

Var da herhalde mümkün değil.
هناك امر واحد ستحاولين فعله لكن انا اظنحْزر بأنه أمر مستبعد

Ama Leydi Hazretlerini şu halde bırakmam söz konusu olamaz.
لكنه أمر مستبعد أن أترك سيادتها في مثل هذه الحالة

dedi. Bu son derece olasılık dışı.
هذا أمر مستبعد للغاية.

Soğuk iklimi göz önüne alırsak pek olasılıksız.
تبعاً لحالة الطقس يبدو ذلك احتمال مستبعد

İstatistiksel olarak aynı aileden iki kişinin başına gelmesi çok düşük bir ihtimal.
من الناحية الإحصائية , بأنه امر مستبعد جداً بأنه سيحصل نفس الشيء لشخصين في عائلة واحدة

Kardeşinin davasından önce onu yakalayacağız demek isterdim ama çok zayıf ihtimal.
لكم أودّ القول أنّنا سنمسك به قبل محاكمة أختك، لكنه أمر مستبعد جدًا.

Fakat virüs tamamen yok edilmedikçe - ki bu durum uzak bir ihtimal - pandemi seviyelerinin bir kez daha yükselme riski olacaktır.
لكن ما لم يتم استئصال الفيروس بالكامل ـ وهو أمر مستبعد إلى حد كبير ـ ستكون هنالك مخاطر من تصاعده إلى مستويات جائحة مجددًا.

Galiba, bu konuda açıklama yapmanız imkansız.
ـ اعتقد ان التفسير امر مستبعد.

Evet, biliyor musun ... yeni kanıtlar bunun imkansız olduğunu gösteriyor.
حسناً ، تعرف... دليل جديد يقترح أن هذا أمر مستبعد

- Üzgünüm ama bu imkansız.
أنا آسف، إنه أمر مستبعد

Vahşet eğilimli psikoz krizi yaşayan birden çok Bilinmeyen Şahsın aynı yerde bulunması pek muhtemel değil.
عدة جناة في انهيار ذهني عنيف يعملون في نفس المنطقة هو مستبعد للغاية

Kurbanın bacağında kurşun yarası var ama ondan dolayı ölmesi pek mümkün değil.
كانتللضحية طلق ناري في الساق لكن مستبعد أنها قتلته

Sana güvence vereyim. Olması pek mümkün değil ama.
إسمحلي أن أؤكد لك أن هذا مستبعد جدًا أن يحدث

Çünkü seninle halka açık bir yere gitmem söz konusu olamaz herhalde.
أقصد . من الواضح ان الذهاب معك الى أي مكان علناً أمر مستبعد

- Mümkün. Ama oldukça ihtimal dışı.
أنه محتمل, لكنه مستبعد

- Fazla uzaklaşmış olamaz. - Biz de öyle düşünüyoruz.
.لا يمكن بأنه قد إبتعد كثيراً , إنه أمرٌ مستبعد

Ki en son durumunu düşünürsek oldukça olasılıksız duruyor.
وهو أمر مستبعد للغاية بغض النظر عما كانت عليه مؤخرا

Ama bu durumda bu olasılık çok düşük.
أيها التحري، أنا أتعامل مع احتمالات كعالم وهذه القضية، مستبعد تماماً ...

Göreceğimi pek sanmıyorum ama tamam, görürsem söylerim.
ذلك مستبعد أنني سوف أراه، ولكن إذا رأيته، نعم، سأفعل ذلك

Eğer kendini klonlamadıysa beş yapmış olması hiç olası değil.
اعني اذا كانت تفعلها بنفسها, هذا يبدو مستبعد جداً