| Sadece bilmenizi istiyorum ki, geleceğiniz bir avuç savaş manyağı bunağın elinde. | Open Subtitles | فقط اخبركم ان , مستقبلكم بين ايدي مجموعة من المجانين محبين الحروب |
| Benden söylemesi, beyler, gecenin tadını çıkarın çünkü geleceğiniz çok kasvetli gözüküyor. | Open Subtitles | لذا تمتعوا بليلتكم لأن مستقبلكم كئيب ولعين جدا |
| Ne yaparsanız yapın, geleceğinizi geri alamayacaksınız. | Open Subtitles | كل ما تفعله ليس مهما أنتم لن تستعيدوا مستقبلكم أبدا |
| Ama bugün, geleceğinizi şekillendiren farklılıklarınızı onurlandıracağız. | Open Subtitles | لكن اليوم، نحترم اختلافاتكم لأنها حددت مستقبلكم |
| Eğer ÖSS sınavında batırırsanız, geleceğinize hoşçakal öpücüğü verebilirsiniz. | Open Subtitles | إن أخفقتم بامتحان القدرات فقولوا على مستقبلكم السلام |
| Bu da geleceğinizle yüzleşme ve geçmişteki hatalarınızı unutma ya da sonunda cesur yeni bir yol bulmanız anlamına gelebilir. | Open Subtitles | و الذي يعني ربما مواجهة مستقبلكم ونسيان أخطاء الماضي أو الاسقرار أخيرا على طريق جديد وشجاع |
| gelecekte bir gün hayatınıza bir robot girecek. | TED | في مكان ما من مستقبلكم سوف يكون هناك روبوت في حياتك |
| Geleceğinizin garanti altına alınması için bazı özgürlüklerin kısıtlanması lazım. | Open Subtitles | ومن أجل ضمان مستقبلكم فيجب أن يتم وضع القيود |
| Sizin geleceğinizden geldik. | Open Subtitles | أتينا من مستقبلكم |
| - İlk siz konuştuğunuz için, o dünyadaki geleceğiniz güzel olacaktır. | Open Subtitles | لأنكم تكلمتم أولاً مستقبلكم فى هذا العالم سيكون جيداً |
| İlk siz konuştuğunuz için o dünyadaki geleceğiniz güzel olacak. | Open Subtitles | لأنكم كنتم أول من تحدّثوا فإن مستقبلكم في ذلك العالم سيكون جيداً |
| Endişe ettiğimiz sizin geleceğiniz. | Open Subtitles | في الحقيقة ، لقد كنا قلقون بشأن مستقبلكم |
| geleceğiniz önünüzde açık büfe misali bekliyor. | Open Subtitles | مستقبلكم ينبسط أمامكم كمائدة طعام في سفينة سياحيّة |
| Enos için, aileleriniz için, geleceğiniz için karşı koymalıyız. Karşı koyun! Yollarımız kesişmeyeli uzun zaman oldu Hercules. | Open Subtitles | من أجل مستقبلكم كم من السنوات كل مساراتنا قطعت |
| verdiğim yanlış kararların geleceğinizi etkilemesini istemem. | Open Subtitles | لا يمكنني ترك أخطائي في الحكم تؤثر على مستقبلكم |
| Kendi geleceğinizi seçebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تختاروا مستقبلكم الخاص |
| Kendi geleceğinizi seçebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تختاروا مستقبلكم الخاص |
| Şirketteki geleceğinizi konuşacağız. | Open Subtitles | الغداء في مطعم "ماكسويل" سنناقش مستقبلكم في هذه الشركة |
| geleceğinize giden yolda giderek. | Open Subtitles | بدلا من ذلك , ابقوا على المسار الصحيح لبناء مستقبلكم |
| Hayır, kendi geleceğinizle alakalı bir seçim yapmanıza izin veriyordum. | Open Subtitles | كلا، سمحت لكم بأن تتخذون قراراً بشأن مستقبلكم |
| Aşağı yukarı, gelecekte 3000 yıl kadar ilerideyiz. | Open Subtitles | حوالي ثلاثة آلاف عام في مستقبلكم يزيدون أو ينقصون |
| Geleceğinizin ben olduğumu bilesiniz. - 34! | Open Subtitles | اضحكوا أيتها الفتيات إنكم ترون مستقبلكم بي |
| - ..dişi olan "sizin geleceğinizden" dedi. | Open Subtitles | قالت الأنثى"من مستقبلكم" |
| Sizin geleceğinizim. | Open Subtitles | أنا... مستقبلكم |