| gelecekleri belirsiz olduğunda insanların kafası nasıl karışıyor görüyor musun? | Open Subtitles | أترى كيف يصبح الناس مشوشين عندما يكون مستقبلهم غير مؤكد؟ |
| Gençlere gelecekleri için savaşma şansı tanıyacak fikirler. | TED | الأفكار التي تمنح الشباب فرصة للقتال من أجل مستقبلهم. |
| Onların geleceğini ya da güvenliklerini tehlikeye atacak hiçbir şey yapmam. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في العالم سأفعله ليعرّض سلامتهم أو مستقبلهم للإفساد |
| Adamlarımın yanında ben de savaştım. Onların geleceği için, düşünebileceğinden fazlasını feda ettim. | Open Subtitles | لقد قاتلت ونزفت بجانب رجالي، لقد ضحيت أكثر مما تتخيل من أجل مستقبلهم. |
| Öyle ki devrimden hemen önce demiştik ki Mısır halkı hayatları hakkında daha kötü hissetmemişlerdi sadece bunu değil, bir de geleceklerinin daha iyi olmayacağını da düşünüyorlardı. | TED | إذن قبل الثورة تماما قلنا أن المصريين لم يشعروا بأسوأ من ذلك حول حياتهم، لكن ليس ذلك فقط، توقعوا أن مستقبلهم لم يكن بإمكانه أن يصبح أفضل. |
| Her yiyeceksiz kaldıkları gün, geleceklerinden kaybediyorlar. | TED | كل يوم يوم بلا طعام يفقدون جزءا من مستقبلهم |
| Azalan halk eğitim sistemi. Bu gençlerimizi gelecekten mahrum etmek demek. Başka ne azalıyor biliyor musun? | Open Subtitles | فسادُ نظامِ التعليمِ العامّ الذي يخدعُ صغارنا في مستقبلهم. |
| Fakat Binbaşı'm 1 dk.'lığına düşünün. Adamlarımı ve onların kariyerlerini | Open Subtitles | ايها العقيد فكر دقيقة في الرجال, وفي مستقبلهم |
| Kendi geleceklerine rehberlik için sizden iyisini bulamazlardı. | Open Subtitles | لا يمكنهم ان يكونوا فى افضل حال معك لتقودي مستقبلهم |
| Bunu halkın ve onların gelecekleri için yapıyorsun. | Open Subtitles | أنت تفعلين هذا من أجل قومك و من أجل مستقبلهم |
| İnsanlar sen onların gelecekleri ile ilgili konuştuğun zaman,anlamada sıkıntı yaşıyorlar. | Open Subtitles | الناس لديهم مشكلة في الفهم عندما تتكلمين معهم عن مستقبلهم |
| Üzgünüm, ama o dünyada gelecekleri iyi olacak. | Open Subtitles | أنا آسف ، ولكن مستقبلهم في عالمهم سيكون جيداً |
| Oyuncular çoktan seçilmiş, motivasyonları var, zekiler parlak gelecekleri var. | Open Subtitles | اسمعي، اللاعبيين تم أختيارهم، إنهم محفزين ذاتياً، أذكياء، مركزين جيداً على مستقبلهم المُشرق. |
| Onların geleceğini düşünmemiz isteniyor. | TED | وفوق هذا تتم مطالبتنا بأخذ مستقبلهم بعين الاعتبار. |
| Bu bize onların geleceğini konuşmak için bir şans olacaktır. | Open Subtitles | و ذلك سيعطينا فرصة للتكلّم حول مستقبلهم. |
| Sadece spor, onların geleceğini garantilemez. | Open Subtitles | الألعاب الرياضية لوحدها لا تستطيع مساعدة الأطفال وضمان مستقبلهم |
| İyi bir anne çocuğunun beslenmesine özen gösterir, geleceği için endişelenir. | Open Subtitles | الأم الصالحة تغذي أبنائها والقلق بشأن مستقبلهم. |
| Ölülerle konuşabildiğini veya geleceği görebildiğini düşünüyorlardı. | Open Subtitles | ظنوها تتحدث مع الموتى وربما ترى مستقبلهم |
| İnsanların geleceklerinin olmaması mı, geleceklerini kaybetmiş olmaları mı? | Open Subtitles | الناس ليس لديهم مستقبل الناس قد خسروا مستقبلهم |
| Trajedi ile birlikte geleceklerinden ve içinde bulunan olasıIıklarından yoksun kaldılar. | Open Subtitles | لكن المأساة تكمن في أنه قد تم سرقة مستقبلهم والإمكانيات والفرص التي تكمن ضمن هذا المستقبل |
| Büyük ihtimalle gelecekten kendi halklarını getirecekler. | Open Subtitles | انهم من المرجح جدا بذلك الناس مرة أخرى من مستقبلهم. |
| Birçok iyi adam, oraya ulaşmak için kariyerlerini harcarlar ve başarısız olurlar. | Open Subtitles | العديد من الرجال يمضون مستقبلهم ليصلوا هناك |
| Herkesin kariyerinde dönüm noktaları vardır, Richard bir sonraki söyleyeceği şeyin hayatını tanımlayacağı bir zaman geleceklerine karar verecekleri bir zaman. | Open Subtitles | في اللحظة التي تكون فيها كلمتهم التالية تحدد حياتهم تقرر مستقبلهم |
| Onların gelecekleriyle ilgileniyor. | Open Subtitles | انها تهتم بأمر مستقبلهم. |
| Ve bu çoçuklar biliyorlar ki zahmetsiz klima kontrolü geleceklerini bir parçası olamayacak. | TED | ويعلم أؤلئك الأطفال أن التحكم المؤلم في المناخ ربما ليس جزء من مستقبلهم. |