"مسجون" - Translation from Arabic to Turkish

    • hapiste
        
    • mahkum
        
    • hapse
        
    • içeride
        
    • tutuklu
        
    • mahkumun
        
    • hapsedildi
        
    • hapishanede
        
    • mahkûm
        
    • mahkumu
        
    • hapisteki
        
    • hapsedilmiş
        
    • müebbet
        
    • mahkumum
        
    • tutsakmış
        
    İngiltere'de hapiste olan en iyi generalimin bana çok faydası dokunabilir. Open Subtitles وأفضل جنرالاتي مسجون في انجلترا قد يكون ذا نفع كبير لي
    Annesini merdivenden ittiği için hapiste olsa bile. Open Subtitles برغم أنه مسجون مؤقتاً لطرح والدته أسفل الدرج.
    Onunla görüştüğümde hayatını ve kariyerini haksız yere başka hiç kimsenin mahkum edilmemesini sağlamaya adadığını belirtti. TED أحد الأشياء التي قالها لي عندما تقابلنا أنه الآن قد كرس حياته وعمله ليتأكد أنه لا يوجد أحد آخر مسجون ظلمًا.
    Peki sen hapse girdiğinde, oğlunun bu ilaçlara devam edeceğinden nasıl emin oluyorsun? Open Subtitles إذن .. كيف تتأكد من أن أبنك سيحصل على الدواء بينما أنت مسجون
    müebbet mahkûmu, 12 yıldır içeride. Open Subtitles ، إنه مسجون مدى الحياة حاول الهرب 12 مرة
    11 tutuklu erken tahliye oldu. Onları dışarı çıkarmak bana düştü. Open Subtitles تم إطلاق سراح 11 مسجون اليوم كان علي الإنتهاء من أوراقهم
    O diplomayı aldığımda hapiste olsam bile. Open Subtitles حتى لو كنت مسجون عندما أحصل على تلك الشهادة
    hapiste olduğunu ailesinden gizleyen bir mahkum. Open Subtitles لأنك لا تعرف شيئاً عن تنظيمي مسجون يتظاهر أنه ليس بالسجن لعائلته
    Bir çocuğu var kocası da hapiste ama nasıl olacak göreceğiz. Open Subtitles لديها طفل ومتزوجة من مسجون لكن سنرى أين النهاية
    Şu anda hapiste ama Alexei Volkoff çok güçlü ve çok kötü bir silah tüccarıdır. Open Subtitles هو مسجون الأن ولكن اليكسي فولكوف رجل ذو سلطة قوية وتأجر أسلحة شرير
    Siyasi bir mahkum mu? Open Subtitles انا اعني من هو هذا الرجل الاسود هل هو مسجون سياسي؟
    Şimdi halkalar serbest ama damat sonsuza kadar mahkum. Open Subtitles الآن الخواتم حـرة لكـن العريس مسجون للأبـد
    Çok uzun zamandır sessizim. Tanık ve delil olmadan haksız yere hapse atıldım. Open Subtitles نعم، لقد لزمت الهدوء لفترة طويلة مسجون بشكل غير قانوني، دون دليل قاطع
    Başsavcı, haksız yere hapse atılan bir adam konusunda yeterince sıkıntılı zaten. Open Subtitles النائب العام لديه ما يكفي للقلق بشأن قتل رجل مسجون ظلماً
    Benim adam çok çok tatlı bir kıça sahip olduğu için içeride. Open Subtitles خليلي مسجون بسبب حيازته على مؤخرة رائعة جدا جدا.
    Küçük kız kardeşim ve iki erkek kardeşim var. Babam Almanya'da tutuklu. Open Subtitles لديّ أخت صغيرة وأخوان صغيران, وأبي مسجون عند الحلفاء في ألمانيا.
    Bu bir düş gibi. Dışarıda olmak her mahkumun hayalidir. Open Subtitles ذلك أشبه بالحلم، هذا هو هدف كلّ مسجون ..
    Tüm saygımla söylüyorum imparatorum tahta ihanet ettiği için hapsedildi. Open Subtitles مع كل أحترامي , جلالتكم كان مسجون بسبب أنه كان غير مخُلص للعرش
    Stop lambaları çalışmadığı için hapishanede olan bir müvekkilim var. - Ve onu çıkartamıyorum. Open Subtitles لدي موكل مسجون بسبب عطل في الضوء الخلفي...
    Sürekli, kendime mahkûm bir erkekle evlenebileceğimi söylüyordum. Open Subtitles أخبرتُ نفسي منَ البداية أني يُمكنني التعامُل معَ الزواج من رجلٍ مسجون
    Sezar, Pesah'ta bir mahkumu serbest bırakmamı buyuruyor. Open Subtitles أوامر القيصر تنص على أنه يمكنني أن أُطلق سراح مسجون في عيد الفصح.
    Federaller, yüksek güvenlik yetkisine ve sabıkaya sahip olan hapisteki bir Savunma Bakanlığı çalışanını araştırmaya başlaması kaç gün sürer? Open Subtitles كم يومًا قبل أن يبدأ الفيدراليون بالبحث في موظف مسجون... من وزارة الدفاع، بتصريح أمني مرتفع وجناية تتدلى فوق رأسه؟
    Onu hücresinde görmek istiyorum. Tutuklanmış ve hapsedilmiş olarak. Open Subtitles أنا أريد رؤيته في زنزانته, تعلمين, موقوف و مسجون.
    Eski mahkumum, Adamım. Otto's beni işe alan tek yer. Open Subtitles انا مسجون سابق اوتو , هو المكان الوحيد الذى استطيع ان اعمل فيه
    Babam, Kırk Haramiler âleminde tutsakmış. Open Subtitles أبى كان مسجون فى عالم الأربعين لص.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more