Cadının sunduğu gül, gerçekten büyülü bir gülmüş, ve prensin 21. doğum gününe kadar canlı kalacakmış. | Open Subtitles | والزهرة التي قدمتها إليه كانت فعلا زهرة مسحورة وسوف تظل مزهرة حتى عامه الواحد والعشرون |
Biliyorum. Büyük, gri, büyülü bir orman gibi. | Open Subtitles | اعلم ذلك انهما يشبهان غابة رمادية مسحورة |
Faydası yok. Bu şey büyülü bir alaşımdan yapılmış. | Open Subtitles | لا فائدة من ذلك إنها مصنوعة من سبيكة مسحورة |
Kız da sanki büyülenmiş hipnotize edilmiş gibi kaçamadı. | Open Subtitles | ولإنها كانت كما لو أنها مسحورة أو منومة مغناطيسيا... لم تستطع الهرب. |
"Sihirli bir at, haşmetli Caliph, gökyüzünde süzülebiliyor" | Open Subtitles | فرس مسحورة لمـولاي الخليـفة إنها تطـيـر في الســماء |
Ama ona öyle korkunç bir büyü yapılmış ki, ancak sevdiğinin ilk öpücüğüyle bozulabilirmiş. | Open Subtitles | لكنها كانت مسحورة بتعويذة مخيفة لا يحلها إلا أول قبلة حب |
# Afsunlu yerlere ait Güzel bir melodi gibi | Open Subtitles | لحن جميل من أرض مسحورة |
Bu mücevherin lanetli olduğunu söylememi istiyorsun. | Open Subtitles | تريدني أن أخبرك أن هذه الجوهرة مسحورة |
Birkaç ender şey, büyülü objeler ve bir büyücü harpı. | Open Subtitles | وبعض الأشياء النادرة , أجسام مسحورة وقيثارة مسحورة |
Kardan adamın başına büyülü bir şapka takıldığında, canlanacağına inanılır. | Open Subtitles | تبث الحياة في رجل الجليد عندما توضع على رأسه قبعة مسحورة |
Yoksa büyülü bir sınır şehrinde, fantezi kart oyunu oynayan gerçek erkekler miyiz? Pardon. | Open Subtitles | أم أننا رجال نلعب لعبة ورق ٍ خيالية تقع أحداثها على حدود بلدةٍ مسحورة |
Burası bir ortaçağ köyünün ötesinde büyülü bir ormandadır. | Open Subtitles | إنه في أعماق غابة مسحورة مُخبأ بعد قرية من قُرى العصر الوسيط |
büyülü orman mıydı, yoksa korkunç orman mı? | Open Subtitles | هل كانت الغابة السحرية مسحورة للغاية أو إنها غابة مخيفة جداً؟ |
büyülü orman mıydı, yoksa korkunç orman mı? | Open Subtitles | هل كانت تلك الغابة السحرية مسحورة للغاية أو إنها غابة مرعبة جداً؟ |
büyülü oklar atmışlar ve o oklar yıldızların sonsuz ışığı olmuş. | Open Subtitles | لقد أطلقا سهامًا مسحورة والتي تفجرت وملأت السماء المظلمة مع عدد لا متناهي من النجوم. |
İlk kez büyülü bir şato görüyorum. | Open Subtitles | ليس من الوارد أن أستطيع النوم الآن أول مرة أتواجد في قلعة مسحورة! |
Ve büyülü bir orman olmadığına kesinlikle eminim. | Open Subtitles | وبالتاكيد ليستا غابة رمادية مسحورة |
Kız sanki büyülenmiş hipnotize edilmiş gibi kaçamadı. | Open Subtitles | ولإنها كانت كما لو أنها مسحورة أو منومة مغناطيسيا... لم تستطع الهرب. |
büyülenmiş ve tılsım iyileştirme büyüsünün etkisini tersine çeviriyor. | Open Subtitles | لقد كانت مسحورة ومثل هذا السحر يعكس |
Ne deliyim ne büyülenmiş, ...ne de cin çarpmış biriyim. | Open Subtitles | لا جنون ولست مسحورة ولا ممسوسة |
...size ne kadar büyüleyici olduğunu anlatsam da şaşkınlığınızın yanında eksik kalacak bu halıya her kim oturur da gözlerini kapayıp Sihirli kelimeyi söylerse: | Open Subtitles | اندهاشك سوف يزداد عندما تعرف أنها مسحورة" " من يجلس على هذه السجادة.. ويغلق عيناه ويقول "الكلمةالسحرية"تانجو.. |
Ama Sihirli şeyleri burada kullanabiliriz. Tabii başka bir yerden getirilmişlerse. | Open Subtitles | أغراض مسحورة إنْ جُلبت مِنْ مكان آخر |
Bu zıpkına seninki gibi asi ruhları bulmamı sağlaması için büyü yapıldı. | Open Subtitles | كانت هذه الحربة مسحورة لتساعدني في العثور على الأرواح الخاوية كروحك |
# Afsunlu yerlere ait Güzel bir melodi gibi | Open Subtitles | لحن جميل من أرض مسحورة |
lanetli. | Open Subtitles | إنها مسحورة فعلا |