| - Kalk, yaşlı adam! - Babam çok memnun kalacak. | Open Subtitles | ـ أنهض, أيها الرجل العجوز ـ أبي سيكون مسروراً جداً |
| Kendisinden çok memnun bir hâli vardı. Krema yemiş kedi gibi. | Open Subtitles | لم يكن مسروراً بطبعه، ومع هذا وكأنه قطة حصلت على الكريما |
| Jun Pyo'nun yanında böyle arkadaşları olduğu için mutlu olman gerekmez mi? | Open Subtitles | ألا يجب أن تكون مسروراً لأن جونبيو لديه مثل هذا الصديق بجانبه؟ |
| Bob, bu beni mutlu etmiyor, ama biliyordum. | Open Subtitles | اني لست مسروراً بالأمر يابوب ولكني كنت أعلم ان هذا ما سيحصل |
| Sizi bu kadar sağlıklı gördüğüme çok sevindim, efendim ama evde kalsaydınız daha uzun yaşardınız. | Open Subtitles | أنا مسرور بأنك بخير يا عجوز لكنى سأكون مسروراً أكثر لو رجعت إلى منزلك و تركتنا نفعل ماجئنا لأجله |
| - Hayır, çıkarmadı. Bilekliğini almamızdan pek memnun olmadı ama. | Open Subtitles | بالرغم من أنه لم يكن مسروراً جداً عندما أخذنا سواره |
| Ama geri geldiğimde sanki geri dönmemi bekliyormuş gibi memnun oldu. | Open Subtitles | ... لكنه كان مسروراً حينما عدتُ كما لو كان في انتظاري |
| David çok canlı görünmediğimin farkındayım fakat beni gördüğüne memnun olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أُدركُ بأنّني لا أَبْدو وسيماً جداً يا ديفيد لَكنِّي إعتقدتُ بأنّك سَتَكُونُ مسروراً لرُؤيتي |
| Ayakkabı satıcısıydım. Ama işimden memnun değildim. | Open Subtitles | كنت بائع أحذية، ولكني لم أكن مسروراً بعملي |
| Eğer zaman bulup katılırsanız çok memnun olacak. | Open Subtitles | 00 إذا أمْكِنُك أَنْ تَجدَ الوقتَ في جدولك للحضور هو سَيَكُونُ مسروراً جداً |
| Eğer zaman bulup katılırsanız çok memnun olacak. | Open Subtitles | 00 إذا أمْكِنُك أَنْ تَجدَ الوقتَ في جدولك للحضور هو سَيَكُونُ مسروراً جداً |
| "Elden geldiğince çabuk bir şekilde size Barton Köyünde bir ev sunmaktan mutlu olacağım." | Open Subtitles | سأكون مسروراً أن أعطيكم منزلاً في كوخ بارتون عند ـــ |
| Gülerken daha da çirkinim, ama mutlu olduğumda gülerim. | Open Subtitles | إننى أكثر قبحاً حين أضحك و لكن إننى أبتسم حين أكون مسروراً |
| Bugün Esha ilk ödülünü kazandı, beni çok mutlu etti. | Open Subtitles | لقد كنت مسروراً جداً عندما ربحت ايشا جائزتها الأولى |
| Aksine, sevindim. Seni mutlu gördügüme sevindim. | Open Subtitles | على العكس من ذلك , أنا سعيدة سعيدة لرؤيتك مسروراً |
| Yıllardır röportaj yapmadım ama yeğenini gönderirsen seve seve yaparız. | Open Subtitles | لم أُجري مقابلةً منذ سنوات لكن أرسل لي ابنة أختك سأكون مسروراً لمساعدتها |
| Yaşlı Oğlak buna sevinecek. | Open Subtitles | كابريكورن العجوز سيكون مسروراً |
| O kırık tabağı boğazına dayadığımda seni ölüme terketmekten hoşnut gibiydi. | Open Subtitles | لأنني عندما كنت أشد ذلك الصحن المكسور على عنقك بدا مسروراً لمجرد تعرضك للموت |
| Evet, sandım ki, yani, hoşuna gider diye düşündüm. | Open Subtitles | نعم .. اعتقد ذلك ،، لكنني ظننت بانك ستصبح مسروراً |
| Yarın şahitlik yaptıktan sonra sana teslim etmekten mutluluk duyacağım. | Open Subtitles | سأكون مسروراً لتركه لديك بعد أن يشهد غداً |
| Dün gece geldiğime sevinmedin mi diye sormuştun ya? | Open Subtitles | سألتني ليلة البارحة إن كنت مسروراً أنك أتيت؟ |
| Şimdi sakin olup anne ya da babanıza telefonu verirseniz, memnuniyetle pizzanızı yollarım. | Open Subtitles | و الأن حاول أن تهداء و اَعطي السماعة الى والدتك سأكون مسروراً لتوصيل لك البيتزاء |
| Onu tutuklamaktan zevk duyarım ama hangi suçtan? | Open Subtitles | سأكون مسروراً لإعتقالها.. أجل. لكن بأي تُهمه ؟ |
| Düşündüğün bir tane varsa, Duymak hoşuma gider. | Open Subtitles | عندمآ تفكرين بوآحد. سأكون مسروراً لسمآعه. |
| Burada olduğuma memnundum çünkü baş etmesinin zor olacağını biliyordum. | Open Subtitles | كنت مسروراً من تواجدي هنا لعلمي أنّها لن تستطيع احتمال ذلك لوحدها.. |
| Eğer Amerikalılar gelirse, sana zevkle izin veririm kardeşim. | Open Subtitles | إن جاء الأمريكيين, سأكون مسروراً بتركك تفعل |
| Bunu yapmak zorunda değildi. Yardım ettiğime çok sevinmiştim. | Open Subtitles | لم يكن عليه فعل هذا لقد كنت مسروراً لفعله |