Trajedi sonrası baskın bir rol modelini idolleştirmek doğruyla yanlışı ayırt etmeyi zorlaştırabilir. | Open Subtitles | محبة قدوة مسيطرة في صحوة مأساة قد تجعل الخط بين الخطأ والصواب ضبابي |
Tek hücreli bir organizmadan gezegenin baskın türüne böyle evrildik. | Open Subtitles | والذي يوضح كيف اننا تطورنا من كائن واحد الي فصائل مسيطرة علي هذا الكوكب |
Kontrol tamamen sende, hepsi senin hatan ve seni suçluyorum. | Open Subtitles | أنتِ مسيطرة تماماً أنتِ مسئولة عن كل هذا وأنا ألومك |
Şimdi onu kaybettin Jack. kontrolü elinde tutmaktan hoşlanır. | Open Subtitles | لقد فقدتها الآن، جاك انها تحب أن تكون مسيطرة |
Bu kadar kontrolcü olmaman konusunda çalışmalısın. | Open Subtitles | انك بحاجة على ان تعملي على ان لا تكوني مسيطرة جداً طوال الوقت |
Kontrolde olduğunu düşündüğünde sana olacak şey bu. | Open Subtitles | هذا ما سيحدث لكِ عندما تظنين انكِ مسيطرة على الأمر |
Bak, ben hallederim Liv. Ben iyiyim. | Open Subtitles | انظري, انا مسيطرة عالوضع ليف, أنا جيدة |
- Ya akıl almaz derecede siktiriboktan iş çıkarıyorsun ya da artık hesabına çalıştığın kişilerin kontrolünde değilsin. | Open Subtitles | اما انك تقومين بعمل سيء للغاية أو أنك لم تعودي مسيطرة على الناس الذين يعملون معك |
Ortağın profilini çıkaralım. Şüphelinin baskın bir kişilik olduğunu biliyoruz, bir alfa. | Open Subtitles | لنقم بدراسة الشريك، نحن نعلم أن الشريك كان شخصية مسيطرة |
Organizma alfa özelliği gösterdi ve tek bir baskın hücre üretmek için kendine saldırdı. | Open Subtitles | الطفيلى أظهر صفات قيادية و هاجم نفسه كي يكون خلية واحدة مسيطرة |
Gezegen üzerinde baskın olan tür oluştu. | Open Subtitles | إلي فصيلة مسيطرة علي هذا الكوكب |
Kibri tipik bir baskın kişilik özelliği. | Open Subtitles | حسنا,غروره امر طبيعي لشخصية مسيطرة |
Sinir sisteminde bu çeşit bir sürü giriş çıkışı olan kanallar bulunur. Bunlar hareket, hafıza ve bilinç yollarını Kontrol ederler. | TED | الجهاز العصبي لديه الكثير من هذه القنوات وهي مسيطرة على مسارالحركة والذاكرة والوعي. |
Katilin kendi hayatını Kontrol altında tutamadığını söyledi. | Open Subtitles | قال بأنّ القاتل لا يشعر مسيطرة على حياته الخاصة. |
Henüz tanışmadık çünkü ben bir Kontrol kaçığıyım ve insanlar için ayıracak zamanım yok. | Open Subtitles | نحن لم نتقابل لأنى مسيطرة وليس لدى وقت لمقابلة الناس. |
- Peki, dinle. Sana kur yaptığım için bir an için kontrolü sana veriyorum. | Open Subtitles | حسناً ، اسمعيني ، بما أنني أراودكِ سأدعكِ تكوني مسيطرة للحظة .. |
Bu zamana kadar bölge aşiretlerin kontrolü altındaydı. | Open Subtitles | حتى وقت قريب، كانت القبائل المحلية مسيطرة على المنطقة |
Ama efendim, insanlar devletin tam kontrolü sağladığını görürlerse bu işe daha çok güvenirler. | Open Subtitles | لكن، سيدي، الناس ستشعر اكثر بالامن اذا رأت الحكومة مسيطرة بالكامل |
Anne, kontrolcü biri olman hakkında seni üzdüğümüzün farkındayız ama hayatlarımızda bu kadar aktif olman bizi birbirimize daha da yaklaştırıyor. | Open Subtitles | امي اعرف اننا اعطيناك الكثير من الحزن بخصوص انك مسيطرة جدا لكن ربما كونك نشيطة جدا في حياتنا |
Ama bazen benim bile sorunlarım olduğu zaman çok kontrolcü olabiliyor. | Open Subtitles | أعني، يمكن أن تكون مسيطرة تماماً |
O otoriter, kibirli, ve kontrolcü. | Open Subtitles | انها مزعجه و متسلطة تعتقد انها مسيطرة |
Jeannie uyuşturucu filan sevmez. Kontrolde olmayı sever. | Open Subtitles | جيني), لاتتعاطى المخدرات) تحب أن تبقى مسيطرة على نفسها |
Ben hallederim. | Open Subtitles | لا، أنا مسيطرة على الموضوع |
Wall Street'e her şeyin kontrolünde olduğu ve saklayacak şeyi olmadığı mesajını vermeliyiz. | Open Subtitles | نريد التوضيح الى "وال ستريت" (البورصة) بأنها مسيطرة و ليس لديها ما تخفيه |