Bazen insanları onların kendi iyiliği için kandırmalısın. | Open Subtitles | أحيانًا يكون عليك خداع الناس من اجل مصلحتهم الشخصية |
Sadece bunun için değil, onların iyiliği için de. | Open Subtitles | ...ليس فقط من أجل لكن من أجل مصلحتهم إيضاَ |
Güç sahibi insanlar, kendi çıkarları için zenginleri fakirlerle karşı karşıya getiriyor. | Open Subtitles | اشخاص في السلطة بستخدمون انقسام الاغنياء ضد الفقراء من اجل مصلحتهم الخاصة |
Sikik Romalılar adamın adını kendi çıkarlarına kullanıyor. | Open Subtitles | الرومان اللعناء ضخموا أسطورته لأجل مصلحتهم |
Önce kızacaklar, sonra bunun kendi iyilikleri için olduğunu görecekler. | Open Subtitles | سَيَكُونونَ غاضبون في بادئ الأمر، لكن في النهاية سيرون أنها من أجل مصلحتهم الخاصة. |
Bizimki de Onlar için en iyisini yapmak onları güçlendirmek. | Open Subtitles | وعملنا هو القيام بما هو في مصلحتهم... أنْ نجعلهم أقوياء |
Babalar kendi çıkarlarını düşünmezler. | Open Subtitles | فالأباء يفكرون بأشياء غير مصلحتهم الشخصية. |
Yemin ederim onların iyiliği için bunu yapıyorum. | Open Subtitles | اقسم أننى فعلت ذلك من اجل مصلحتهم |
Güven bana. Bu onların iyiliği için. | Open Subtitles | إثقي بي انه من أجل مصلحتهم |
Evet, ama onların iyiliği için. | Open Subtitles | اكيد، لكن كان من اجل مصلحتهم |
Başkaları her zaman kendi yararları ve çıkarları için hareket edecektir. | Open Subtitles | ليسوا سوى أطراف ثالثة وسيتصرفون من أجل مصلحتهم الخاصة |
Deregülasyonun müthiş bir malî ve entelektüel desteği vardı çünkü insanlar kendi çıkarları için konuşuyorlardı. | Open Subtitles | جامعة كولومبيا يتمتع إلغاء الرقابة بدعم فكرى و اقتصادى مروع بسبب أن الناس سعوا إلى ذلك فى سبيل مصلحتهم الخاصة |
Ama iki grup ortak çıkarları için bir araya gelip beraber de çalışabilir. | Open Subtitles | لكنها ايضت لا تلاحظ كمجموعتين تعملا معا من اجل مصلحتهم |
Moralinin bozuk olabileceğini ve sana arkadaşlık etmelerinin kendi çıkarlarına olacağını söyledim. | Open Subtitles | أخبرتُهم فقط أنّكَ ربما تشعر بالإحباط وأنّه من مصلحتهم الشخصيّة المحافظة على صحبتكَ |
Tek yapmamız gereken Cumhuriyetçilere oy vermenin kendi çıkarlarına olacağını hatırlatmak. | Open Subtitles | كل ما علينا فعله هو تذكيرهم أن من مصلحتهم إختيار التذكرة الجمهورية |
...Casuslar, operasyonlarını her açıdan planlamakla çok uğraşırlar, çünkü, kendi iyilikleri için bu işte ustalaşmaları gerekir. | Open Subtitles | الجواسيس يقضون وقتاً طويلاً التفكير خلال العمليات من جميع النواحي والذي يكون أحيانأً من أجل مصلحتهم |
Kendi iyilikleri için seni kullanacaklar. | Open Subtitles | أنهم سيستغلوك من أجل مصلحتهم الخاصة فحسب. |
Onlar için ne iyi olur biliyorlarsa oynatırlar. | Open Subtitles | من الأفضل أن يفعلوا إن عرفوا مصلحتهم |
Bu Onlar için hiç de iyi değil. | Open Subtitles | هذا ليس في مصلحتهم. |
Peder Gabriel iki gün önce beni görmeye geldi ve yeni misafirlerimizin güvenilmez ve tehlikeli olduklarını ve kendi çıkarlarını, bu topluluğun önüne koyacaklarını söyledi. | Open Subtitles | الأب (غابريال) أتى للقائي قبل البارحة، وقال أن وافدينا الجدد ليسوا أهلًا للثقة وأنّهم خطرون، وأنّهم سيولّون مصلحتهم عن هذا المجتمع |