"مضاءة" - Translation from Arabic to Turkish

    • ışık
        
    • ışıklar
        
    • ışıkları
        
    • aydınlatılmış
        
    • yanıyor
        
    • yanmıyor
        
    • aydınlık
        
    • mehtaplı
        
    • Işığı
        
    Şu yukarıdaki pencere, akşam güneşinin kırmızı mavisiyle ışıldıyor, ...ve ışık nasıl da duruyor upuzun kolonların etrafında. Open Subtitles تلك النافذة فوق هناك، مضاءة بـ أحمر وأزرق بإختراق شروق الشمس وكم العربات الخفيفة حول الأعمدة الطويلة
    Söylesene ışık neden açık olsun? Burada lanet olası günün ortasındayız. Open Subtitles كيف ستكون المصابيح مضاءة نحن في وضح النهار
    Fakat sadece ışıklar ve yıldızlar yoktu tabi, rekabet hemen kızışmıştı. Open Subtitles لكن لم تكن كلها مضاءة ونجوم بارزون أخذت المنافسة مجراها بسرعة
    En azından ışıkları açık bırakta öcüler beni korkutmasın. Open Subtitles على الأقل أبق الأنوار مضاءة لاخافة البعبع
    Bütün arazi tarama ışıklarıyla ve flaşlarla aydınlatılmış durumda. Open Subtitles والمنطقة مضاءة بإتّقادٍ عجيب بواسطة الكشافات وفلاشات الكاميرات
    Işıklar nasıl yanıyor sanıyorsun ? Open Subtitles وكيف تعتقد اني احافظ على الأنوار مضاءة هنا؟ ؟ ؟
    Altyapı sistemlerine 100 milyar dolar harcandı, şimdi bir ampul bile yanmıyor. Open Subtitles 100مليار دولار للبنية التحتية وبالكاد يمكنكم ترك الأنوار مضاءة
    Neden bütün bu karayolları böyle kalıcı olarak aydınlık? Gerçekten ihtiyaç var mı? TED لماذا كل هذه الطرق السريعة مضاءة بشكل دائم؟ هل هناك حاجة فعلا لذلك ؟
    "Ama mehtaplı bir gecede, Gölge farklı bir ses duydu. Open Subtitles مع ذلك في الوقت نفسه , و في ليلة مضاءة بالنجوم , الظل سمع صوتاً مختلفاً
    Işığı daha iyi. Bu oda benim değil mi? Open Subtitles مضاءة بشكل أفضل يمكن أن أحصل على هذه؟
    Kapıyı çalınca cevap veren olmadı ama içeride ışık yanıyordu. Open Subtitles لم يُجبْ أحد عندما قرعت الجرس لكن الأضواء كانت مضاءة بالداخل
    Geçen gece buraya geliyordum ki bir ışık gördüm. Open Subtitles لقد مررت هناك الليلة الماضية ورأيت بعض الأنوار مضاءة
    Eğer o ışıklar zamanlayıcı sıfırlandığında parlıyor olursa cihaz patlar. Open Subtitles وإن بقيت تلك المصابيح مضاءة حتى ينتهي الوقت، تنفجر القنبلة.
    Tom, ikinci defa ışıklar açıkken yaptığımızda, görmediğin bir şey kalmadı. Open Subtitles توم المرة الثانية فعلناها و الانوار مضاءة لم تكن كذلك هناك أى شئ لم تراه ؟
    Aşağıdaki ışıklar açık kaldı. Gidip kapatayım. Open Subtitles تركت الأضواء مضاءة بالأسفل سأذهب لإطفائها
    Televizyonu açık bıraktım ışıkları da. Open Subtitles تركتُ التلفاز مشغّلاً، تركتُ الأضواء مضاءة
    Akvaryum görevlileri, gece yarısına gelinceye kadar ışıkları kapamışlardı. Open Subtitles إدارة المكان تركوا أضواء الحوض الكبير مضاءة حتى منتصف الليل.
    Arkadaşınızın aydınlatılmış ve polisin olduğu bir yerde öldürülmesi katilin büyük olasılıkla kampüsten olduğunu gösteriyor. Open Subtitles قتلت في منطقة مضاءة جيدة و بوجود الشرطة يشير الى ان القاتل غالبا جزء من الحرم
    Ateş yolunun sonunda aydınlatılmış bir alan görüyorum. Bu sen misin? Open Subtitles أرى منطقة مضاءة عبر الطريق أهذا أنت
    Aslında, o evin ışıkları hala yanıyor yani sanırım o belki endişelenmiştir. Open Subtitles في الحقيقة أضواء ذلك المنزل لا زالت مضاءة لذا ظننت أنه ربما قلق
    Bu şeritlerin üstteki kısımları yanmıyor. Open Subtitles فالأنصاف العليا لهذه الشرائط غير مضاءة.
    Böylece Dünya, tamamen aydınlık olarak görülmektedir. Open Subtitles حيث الشمس متمركزة تماما خلف المركبة الفضائية ولذلك الأرض مضاءة تماما ولا يوجد أي جزء مظلم فيها
    Bir açık, mehtaplı gecede, ...Wisteria Lane'de bir akşam yemeği partisi vardı. Open Subtitles في لية, صافية مضاءة بالقمر كان هناك حفلة عشاء في ويستريالين

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more