- Haftanın sonuna dek ödemem gerekmiyor. | Open Subtitles | لستُ مضطرًا للدفع لهم حتّى نهاية الإسبوع. |
Bak, biliyorum bir şey söylemen gerekmiyor dedim ama... söyleyeceğin hiçbir şey yok mu? | Open Subtitles | اسمع, أعلم أنني قلت لك أنك لست مضطرًا لقول شيء... لكن... أليس لديك ما تقوله؟ |
Bana açıklaman gerekmiyor. | Open Subtitles | اسمع, أنت لست مضطرًا لشرح ذلك لي. |
Üzgünüm, insanların yüz ifadelerini ifade etmek Zorunda kalmayacağı bir icat üzerinde çalışıyorum. | Open Subtitles | آسف، ذلك شيء لا أزال أعمل عليه لذلك لست مضطرًا لعرض تعابير الوجه |
O altın renkli dar şortu giymek Zorunda kaldığımı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكرين عندما كنتُ مضطرًا أن أرتدي هذه السراويل القصيرة الذهبيّة والضيّقة؟ |
Birşeyler öğrenmeye çalışıyormuş gibi yapmana Gerek yok. | Open Subtitles | لستَ مضطرًا لأن تتظاهر بأنّك تعلّمتَ شيئًا. |
Ama mecbur olmadığın halde hapsi yatarsan sana yazık olur. | Open Subtitles | لكن سيكون عار عليك أن تفعل شيئا لست مضطرًا لفعله. |
Bu konu için endişelenmem gerekmiyor artık. | Open Subtitles | لا أظنني مضطرًا للقلق حيال هذا. |
Ve bir daha bizimle oynaman gerekmiyor. Vay be! | Open Subtitles | ولست مضطرًا للعب معنا |
Anlıyorum ama yapman gerekmiyor. Seninle aynı taraftayız. | Open Subtitles | ،كريج)، أتفهم ما تنوي فعله) ولكنك لست مضطرًا لفعل هذا، فمبتغانا واحد |
Dostum, bunu yapmanız gerekmiyor. Yani hepimiz New Orleans cadısıyız, değil mi? | Open Subtitles | لست مضطرًا لفعل هذا، كلّنا سحرة (نيو أورلينز)، صحيح؟ |
Yapma, Klaus. Kimseyi incitmen gerekmiyor. | Open Subtitles | -كلا يا (كلاوس)، لست مضطرًا لإيذاء أحد . |
Bizim için savaştı yapmak Zorunda değildi, ama bize yardım etti. | Open Subtitles | لقد قاتل من أجلنا ساعدنا عندما لم يكن مضطرًا لفعل ذلك |
Yoksa sizi içeri alıp çocuklarınızı Koruyucu Hizmetler'e teslim etmek Zorunda kalacağım. | Open Subtitles | والا سأكون مضطرًا ان القى القبض عليكِ وسيذهب ابنائكِ الى الخدمات الوقائية |
Sen, diğer taraftan, başka biri olmak Zorunda değilsin. | Open Subtitles | ،ولكن أنت بالجهة الأخرى لستَ مضطرًا أن تصبح شخصًا بعينه |
Böyle küçük miktarları bildirmek Zorunda değilim. | Open Subtitles | لستُ مضطرًا للابلاغ عن تلك الكميات الصغيرة لم أخرق أيّ قانون فلا يمكنك اعتقالي |
Şükürler olsun ki bu konuda seninle tartışmak için daha fazla nefes harcamama Gerek kalmayacak. | Open Subtitles | حمدًا لله أنّي لستُ مضطرًا لإهدار مزيد من أنفاسي لجدالك بهذا الشأن |
Bana ödeme yapmana Gerek yok, o toplantılara katılmak için her şeyi verebilirdim. | Open Subtitles | لست مضطرًا للدفع لي, أنا مستعد للتضيحة بأي شيء مقابل الحديث في أحد هذه اللقاءات. |
Çünkü mecbur olmadığı sürece buraya kimse gelmez. | Open Subtitles | لأنه لا أحد يأتي إلى هنا إلا في حال كان مضطرًا لذلك. |
Bunu yapmaya mecbur değilim bu arada. | Open Subtitles | لست مضطرًا لهذا بالمناسبة ولكني أريد ذلك |