"معتدل" - Translation from Arabic to Turkish

    • orta
        
    • ılımlı
        
    • yumuşak
        
    • normal
        
    • ölçülü
        
    • dik
        
    • ılıman
        
    • Mütevazi
        
    • hafif
        
    Geçmişe-olumlusu yüksek. Geleceğe-umutlusu orta derece. TED تركيز عالي علي الماضي الإيجابي, تركيز عالي معتدل علي المستقبل.
    Darwin'in doğum gününden 200 yıl sonra, Amerikanın ilk orta derecede pigmentli başkanına sahibiz. TED بعد 200 سنة من ميلاد داروين، لدينا أول رئيس معتدل صبغة اللون للولايات المتحدة الأمريكية.
    "Güneydoğu'ya doğru ılımlı hava. Barometre 1016 milibar. Open Subtitles الطقس معتدل الى الجنوب الشرقى والضعط الجوى 1016 ميليبار
    Şöyle diyoruz: "Aspirin öyle yumuşak ki başınız ağrıyormuş gibi yaparken kullanabilirsiniz." Open Subtitles معتدل ولطيف جداً يمكنك الحصول عليه حتى عندما تتظاهر بالصداع
    Sıcaklık 78°F, hava basıncı normal. Open Subtitles درجه الحراره 78 فهرنهيت, مقياس الضغط معتدل
    Sesin sakin, ölçülü. Bana iltifat ediyorsun. Open Subtitles إن صوتك هادئ معتدل أنتي تقومين بمدحي
    Emniyet kemerlerinizi bağlayın ve Koltuğunuzu dik konuma getirin. Open Subtitles برجاء التأكد من ان حزام الامان مربوط وان ظهر المقعد معتدل.
    Bitki ve hayvan yaşamı ekvator çevresindeki ılıman bölgede bulunuyor. Open Subtitles الحياة النباتية والحيوانية واقعة فى حزام معتدل حول خط الإستواء
    Mütevazi bir düğün ve evliliğe yetecek kadar. Open Subtitles بما فيه الكفاية للزَواج ، عَلى نَحوٍ معتدل
    Bir sonraki manevrada hızınızı orta seviyede tutun. Open Subtitles عند دخولك مجال الطيران الأخير، أريد منك أن تحافظ على المخنقات في مستوى معتدل
    Yarın sağanak yağış bekleniyor... ama genel olarak açık bir gün olacak, rüzgar güneybatıdan orta şiddette esecek. Open Subtitles لكننا نتوقع على الأغلب, نهاراً جميلاً مع ضوء معتدل الريح جنوبية غربية
    Lakros sentetik açıklık radarımız, Yongjiri'de tutarlı seviyedeki bu gazla birlikte, orta menzilli 3-5 megatonluk bir nükleer aygıtın varlığını tespit etti. Open Subtitles . لقد قام الرادار بالعثور على هذا الغاز فى يونجيرى في المستويات ثابتةِ بوجود معتدل
    Tıpkı The Hill filmindeki oy kaybetmemek için taraf tutmayan, ılımlı, aklı başında cumhuriyetçiler gibi. Open Subtitles بالضبط مثل أي جمهوري عاقل معتدل في الكونغرس حين يرفض أن يكون له موقف خوفاً من خسارة أصوات الناخبين
    Oyveren herkesin ılımlı davranması güzel oldu. Open Subtitles إنه صادق معتدل جدا أعتقد من قبل كل مصوت
    Brian, benimle önceden yaşadığın sorun seyirci kaybetmekten korktuğu için taraf tutmayan ılımlı, aklı başında bir Cumhuriyetçi olmamdı. Open Subtitles برايان، مشكلتك معي في الماضي كانت، أنني كنت جمهوري عاقل معتدل رفضت أن يكون لي موقف حيال أي شيء، خوفاً من أن أخسر المشاهدين
    Isıyı, giyinmeyi ve televizyonu ve hamburgeri ve volta atmayı, ve günün sonunda, yumuşak bir şilteye uzanmayı sevdiklerine karar verdiler. Open Subtitles لقد قرر أنه يحب الدفء والملابس والتلفزيون و الهامبرغر وأن يمشي بشكل معتدل
    Jenna kalan zamanı bir şarkıyla doldurur. "İyi geceler, iyi geceler." yumuşak bir alkış. Open Subtitles وجينا تملأ بقية الوقت بأغنية ليلة طيبة, ليلة طيبة, تصفيق معتدل
    Kan sayımı normal. Abdominal BT taramasında bir şey çıkmadı. Teşhisleri alalım. Open Subtitles تعداد الدم الكامل معتدل الرسم السطحي للمعدة لم يظهر شيئاً
    EKG'yle hem uzuvlarda, hem de prekordiyalde yapılan ölçümlerde derin-dalga inversiyonları gösteren QRS kompleksi normal çıktı. Open Subtitles كهربائية القلب تشير إلى نظام استجابة معتدل مع تيارات عميقة الموجة بكل أنحاء جسده
    Ve bu ölçülü bir para bedeli. Open Subtitles وهذا فقط تسييل معتدل
    Emniyet kemerlerinizi bağlayın ve koltuğunuzu dik konuma getirin. Open Subtitles برجاء التأكد من ان حزام الامان مربوط وان ظهر المقعد معتدل.
    Zatıâliniz daha ılıman ve çok daha güzelsiniz. Open Subtitles في فَنّ معتدل الأكثر روعة و الأكثر وحرارة
    - Mütevazi olma. Open Subtitles - الآن، لا يَكُونُ معتدل.
    Yetişkinler için nispeten hafif bir hastalık-- hafif ateş, biraz baş ve eklem ağrısı, belki kızarıklık. TED إنه مرض معتدل الخطورة نسبيًا لمعظم الكبار، حمّى خفيفة، وصداع بسيط، وألم في المفاصل، وربما طفح جلدي.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more