Eski kocanıza karşı sadakatinizi anladığımı sanıyorum... ama ikimiz de biliyoruz ki... bu virüsün ABD'de ortaya çıkma olasılığı sıfır. | Open Subtitles | أتفهم إخلاصك لزوجك السابق لكننا نعرف كلانا أن احتمالات ظهور هذا الفيروس في أميركا معدومة |
İmza dağıtmadı, Öncülerle evrenin sırları hakkında konuşmadı, sıfır yerçekimindeki özgürlük ya da evrenin sonsuzluğu hakkında. | Open Subtitles | الحرية التي تنالها في جاذبية معدومة أو خلود الكون |
İmza dağıtmadı, Öncülerle evrenin sırları hakkında konuşmadı, sıfır yerçekimindeki özgürlük ya da evrenin sonsuzluğu hakkında. | Open Subtitles | لم يكن يعط توقيعه، ولم يكن يحدّث الرواد ،عن أسرار الكون الحرية التي تنالها في جاذبية معدومة أو خلود الكون |
Ateşin tam üstüne doğru uçacağız. Görüş mesafesi sıfıra düşecek. | Open Subtitles | سنحلق مباشرة نحو واجهة الحريق، ستكون الرؤية ضعيفة إلى معدومة. |
Görüş sıfıra yakın ve izleyicideki uydu kilidini kaybediyorum. | Open Subtitles | الرؤية معدومة تقريبا ومازلت أفقد تعقب القمر الصناعي |
bu ağaç doğu kıyısında neredeyse hiç yok fakat bu kabuk yeni soyulmuş. | Open Subtitles | شجرة معدومة الوجود تقريبا في الساحل الشرقي لكن هذا اللحاء تم تقشييره مؤخرًا |
Görüş mesafemiz sıfır. | Open Subtitles | أن الرؤية معدومة و لكننا نستمر بنفس السرعة و الاتجاه |
Az ya da sıfır güvenlik olan umumi yerlerden kaçırılan 8 yaşındaki kurbanlar. | Open Subtitles | ثم اختطاف أطفال في الـ 8 من العمر من أماكن عامة بحراسة أمنية قليلة أو معدومة |
Karını bir daha bulma ihtimalin sıfır. Ne dirisini ne ölüsünü. | Open Subtitles | فرصة إيجاد زوجتك معدومة سواء حيّة أو ميّتة. |
Az ya da sıfır başarı şansıyla bir sürü plan yapıp çalışırız ve umut ederiz. | Open Subtitles | أنا أعرف كيفية دخول غرفة العمليات بفرص نجاح قليلة أو معدومة أنا أقوم بالتخطيط كله والأمل كله والعمل كله |
Örneğin; XCL Tech, Boeing 787 için, biri gökyüzünde çarpışmaları önleyen diğeri ise sıfır görüş seviyesinde uçağın yere inmesini sağlayan iki tane kritik görev sistemi geliştirdi. | TED | على سبيل المثال، إكس سي إل تكنولوجيز، قاموا بتطوير إثنين من الأنظمة الحرجة لطائرة بوينغ الجديدة 787 دريم لاينر، واحدة لتجنب الاصطدام في السماء، والآخر للسماح بالهبوط عندما تكون الرؤية معدومة. |
Kabin basıncı düşüyor. Görüş açısı neredeyse sıfır. | Open Subtitles | فقدت ضغط حجرة القيادة الرؤية معدومة |
Kabin basıncı düşüyor. Görüş açısı neredeyse sıfır. | Open Subtitles | فقدت ضغط حجرة القيادة الرؤية معدومة |
Burası bayağı soğuk. Görüş mesafesi sıfır. | Open Subtitles | الطقس بارد جداً هنا والرؤية معدومة |
Tehlikeli madde önlemlerini alacağım. Enfeksiyon riski sıfıra yakın. | Open Subtitles | سأرتدي الزي الواقي فرصة العدوى معدومة تقريباً |
Bilişsel işlevlerinin düzelme şansının sıfıra yaklaştığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | يعني أن نسبة احتمالات استعادته لوظائفه الادراكية تكاد تكون معدومة |
Radar istihbaratını alma, iz bırakmama ve sağ salim kurtulma şansımız sıfıra çok yakın. | Open Subtitles | على معلومات الرادر، وبدون ترك اي اثار والخروج من هناك سالمين هي فرصة معدومة |
Tekrar hamile kalma şansımın sıfıra yakın olduğunu söylemişlerdi. | Open Subtitles | إن احتمالات إنجابنا مجدداً كانت معدومة عملياً. |
Üzgünüm ama uyanma ihtimali sıfıra yakın. | Open Subtitles | آسف، لكن احتمالية استيقاظه معدومة تقريبًا. |
Fakat sıfıra yakın sıfırdan daha büyük, değil mi? | Open Subtitles | أعلى من معدومة صحيح؟ |
bu ağaç doğu kıyısında neredeyse hiç yok fakat bu kabuk yeni soyulmuş. | Open Subtitles | شجرة معدومة الوجود تقريبا في الساحل الشرقي لكن هذا اللحاء تم تقشييره مؤخرًا |
Ben çok vatansever biriyim, Belçika'ya çok derinden bağlıyım, fakat cinayet neredeyse hiç yok. | Open Subtitles | رغم اننى وطنى جدا, وانا اؤمن ببلجيكا من اعماقى ولكن, فى الحقيقة, الجرائم هناك معدومة |