"معرفتهم" - Translation from Arabic to Turkish

• tanımak
• biliyorlar
• bilgileri
• bilmeleri
• bildiklerini
• bilmemelerinin
• Öğrendiklerinde
• bilgilerini
• birikimlerini

Özellikle kadınları tanımak cehennemdir.
النساء على وجه الخصوص من الصعب جدا معرفتهم حقاً

O kadar öfkeliler ve gururlular ki, aslında seni ne kadar tanımak istediklerini göremiyorlar.
انهم فقط مليئون بالغضبِ وفخر غبي وهذا مايَقِفُ في طريق معرفتهم لك

Tek bir nedenden dolayı, Ne yapabildiğini biliyorlar.
لسبب واحد, وهو معرفتهم لما يمكن للكتاب فعله

Bu yüzden ordularını yönetmesi için kendi bilgileri ile donatılmış insan temsilcilerini yarattılar.
صحيح ؟ لذا هم قاموا بوضع مندوبهم البشري الخاص , مع معرفتهم ليقود , جيوشهم

FBI'ın burada olduğunu bilmeleri onlara umut verebilir.
معرفتهم أنّ المباحث الفدراليّة هنا قد تمنحهم ذلك.

McKenas Cole adında bir ajanla ilgili bütün bildiklerini inkar ettiler.
أنكروا معرفتهم بأى شرطى سرى بأسم ماكينز كول.

- İngilizce bilmemelerinin...
قلة معرفتهم باللغة الأنجليزية لن تكون عائقاّّ

Devamlı düşünüyorum benim bir dolandırıcıdan başka bir şey olmadığımı Öğrendiklerinde ne tepki verdiler diye.
هذا ما ضايقني تخيل ماذا قالوا عند معرفتهم أنني لست سوى مجرمة

Birisi gerçekten diğerini sevdiğinde emin olmak için onu daha da tanımak zorunda kalmaz, Georgiana.
ليس على المرء معرفتهم جيداً كيّ يتأكّد يا (جورجينا) يشعر بذلك المرء على الفور

Sadece tanımak gerekiyor.
إنها مسألة معرفتهم وحسب

Kaç tane başka Lola tanımak istiyorsun?
وكم (لولا) آخرين تريد معرفتهم ؟

Duyarlılık eğitiminde doğal olarak İslam inancı hakkında pek az şey biliyorlar.
أثناء التدريب وبسبب قلة معرفتهم بالعقيدة الإسلامية

Ama bu taksiler kestirme yolları biliyorlar, rakipsizler!
ولكن معرفتهم بالأزقة الخلفية لا يضاهيها شيئ

Bunu onlara ver ve ne biliyorlar ölç bakalım."
اعطهم الاجهزة وقم بقياس مدى معرفتهم".

bilgileri, teknolojileri o zamanlar kimsenin hayal edemeyeceği kadar ileriydi.
معرفتهم, التكنولوجيا التي استخدموها كانت أكثر تطوراً مما يتخيله أي أحد في ذلك الزمن

Onların yegane bilgileri ve yaşam mücadelesindeki yetenekleri
معرفتهم الفريدة ومهاراتهم مِن أجل البقاء

Simdi benim burada bir mahkum oldugumu bilmeleri onlara daha cok aci veriyor.
معرفتهم بأنني محتجزة هنا يؤذيهم أكثر فحسب

Yanımda olduğunu bilmeleri seni güvende tutuyor.
معرفتهم أنك معي يبقيكِ بأمان

Bu işe nasıl karıştığını filan bildiklerini söylüyorlar.
يتحدثون عن معرفتهم أنها كانت منخرطة في الفوضى

Osaka'daki, Kyoto'daki ve Tokyo'daki insanların bunu bilmemelerinin sebebi medyanın tüm olanları gizlemesi.
"الناس في "أوساكا"، "كيوتو" و"طوكيو السبب في عدم معرفتهم بالأمر هو التعتيم الإعلامي

Atom yapısına dair bilgilerini yanlarında getirip yöntemlerini hayat malzemesine uyguladılar.
أخذوا معهم معرفتهم بالتركيب الذري و طبقوا تقنياتهم علي مادة الحياة

Ve bu bariyerin altındaki kişilere Kapı Dışarı diyeceğim, çünkü gerçekten bilgi birikimlerini dünya ile paylaşma sürecinin dışında kalıyorlar.
وسأقوم بتسمية أؤلئك الناس تحت الحواجز الرافضة، لأنهم مبعدون حقاً خارج عملية أن يقدروا على تقاسم معرفتهم مع العالم.