"معركته" - Translation from Arabic to Turkish

• savaşı
• kavgasını
• muharebesini

Onu, bir hastahane yatağında bir savaşı kaybederken görmek benim için isteyeceği son şey.
و آخر ما يريده هو أن أراه يهزم فى معركته على فراش المرض

Her biri, yaşamları boyunca hayatta kalma savaşı vermektedir.
ينشغل كلّ فرد في معركته الطويلة من أجل البقاء

Ama en büyük savaşı, eve dönüş yolunu bulmaktı.
لكن معركته الأكبر كانت في إيجاد طريقه إلى الوطن

İşte bu adam savaşta kendi küçük, kişisel kavgasını verdi ve... uzaktan bir kadını ele geçirdi.
مع وجود الموت بالقرب دائمًا لذا هذا الرجل قاتل في الحرب لكن قاتل في معركته الخاصة أيضًا

Bu gezegenin bir köşesinde muharebesini tamamlamış olandır.
...شخص قد أنهى معركته في مكان ما على هذا الكوكب

Tanrı bilir, bu onun ilk savaşı değildi.
الرب يعلم أنها ليست معركته الأولى.

Bu onun da savaşı. Her zaman öyleydi.
هذه معركته أيضاً ولطالما كانت كذلك

Bu sırada Luciano'nun operasyonun başka bir üyesi kontrol savaşı başlatmaya hazırlanıyordu.
عضو آخر (من اسرة (لوتشيانو يبدأ ينظم معركته الخاصة من أجل السيطرة

Özür dilerim. Crixus Theokoles'le olan savaşı dolayısıyla iyileşme sürecinde.
اعتذاراتي، (كريكسوس) لا زال يتعافى من معركته مع (ثيوكليز)

İlk savaşı; Batı Hebei'nin Mayıs savaşı'ydı.
معركته الأولى كانت معركة ( خابيي ) الغربية

Bunun artık onun savaşı olduğunu mu?
أنّ هذه ستكون معركته الآن؟

Bu onun savaşı.
هذا هو معركته لوحده

Bu onun da savaşı değil mi?
أليست هذا معركته أيضا؟

Göçmen işçilerin sömürülmesi, ayrımcılık ırk ayrımı, J. Edgar Hoover ve Senatör McCarthy'e karşı tarihsel savaşı.
تفرقةوإستغلالالعمالالمهاجرين... وسياسة التمييز العنصري، "إدغار هوفر" ولا ننسى معركته التاريخية مع السيناتور (مكارثي)

Yazdığına göre, Max'in köpek prostat kanseri ile olan cesur savaşı, kuyruğunu tırmalamaktan daha yoğun.
توضِّح العناوين الفرعية حكاية (ماكس) المروِّعة... بشأن معركته الفاصلة مع سرطان البروستاتا لدى الكلاب.

Hayır, Kızıl Kedi'yle ilk kavgasını kazanamadı ama Kızıl Köpek normal bir köpek değildi.
لا هو لَمْ يَرْبحْ معركته الأولى بالقطّةِ الحمراءِ لكن الكلبَ الأحمرَ ما كَانَ طبيعي.

Evet, ama insan yine de bir kenarda kendi kavgasını sürdürebilir.
أنها تحرم الرجل من معركته الخاصة

Herkes kendi bölgesinde kendi kavgasını vermeye başlamıştı.
"كلّ فرد بدأ معركته في المكان الذي تحدد له"