"معظم الوقت" - Translation from Arabic to Turkish

    • Çoğunlukla
        
    • çoğu zaman
        
    • her zaman
        
    • Genelde
        
    • sürekli
        
    • Genellikle
        
    • çok zaman
        
    • Çogu zaman
        
    • çok vakit
        
    • zamanımın çoğunu
        
    • Bazen
        
    • daha çok
        
    İnanılmaz bir çocukluk geçirdim. Hiç paramız yoktu ama Çoğunlukla dışarıda vakit geçirirdik. TED عشت طفولة مدهشة. لم يكن لدينا أي مال و كنا في الخارج معظم الوقت
    Çoğunlukla bir bardağın arkasına, arka köşeye saklanırlar. TED إنهم في معظم الوقت يختبئون في زاوية خلف الكأس.
    Bu demek ki, çoğu zaman hat işçisine az dozaj ve huzur evi hastasına da çok dozaj veriyorum. TED ما يعني، أننا معظم الوقت ما نعطي العامل أقل من الجرعة المطلوبة، وأكثر من الجرعة المطلوبة لمريض التمريض المنزلي.
    Hemen hemen her zaman bağlı kaldığım 3 kuralım vardı. TED كان لدي ثلاثة قوانين, والتي كثيرًا, ما استعملتها معظم الوقت.
    Mikrobiyolojide gerçekten simetrik yapılar istemezsiniz. Çünkü Genelde tehlikeli olabiliyorlar. TED في علم الأحياء الدقيقة لا نريد الحصول على كائنات متماثلة. لأنها في معظم الوقت مخلوقات مزعجة.
    Evet, çocuklar kendilerini hazır tutmak için bunu sürekli yapıyorlar. Open Subtitles أجل، رفقائي يقومون به معظم الوقت. لإبقائهم على إستعداد دائم.
    Genellikle görünmez olan bir topluluk, ışıklarını ortaya çıkarmak için sanatı kullanıyorlar ama görünmezlikten çıkış yolculuğu kolay değildir. TED هؤلاء الناس غير المرئيين معظم الوقت يستخدمون الفنون للخروج إلى النور، لكن رحلة الخروج من الظلّ تلك ليست سهلة.
    O zaman da aynı şekilde coğrafi açıdan ayrışmıştı - tıpkı bugünkü gibi - ve ABD tarihinde Çoğunlukla bu şekildeydi. TED كان يحددها جغرافية المكان قديمًا بنفس الطريقة المخيفة تقريبًا كما هي اليوم، وكانت كذلك معظم الوقت طوال تاريخ أمريكا.
    Çoğunlukla zenciler yapıyor. çoğu zaman kızgınlar. Open Subtitles يعنيه المغنون السود على الأغلب إنهم غاضبون معظم الوقت
    ama Çoğunlukla, gördüğünüz neyse onu alırsınız. Open Subtitles لكن معظم الوقت لا ترى سوى المظهر الخارجي
    Ayıkken. İçtiğim zaman hepsi birbirine karışıyor. Yani çoğu zaman karıştırıyorum. Open Subtitles نعم، عندما أكون واعية، لكن يختلطون معظم الوقت عندما أكون ثملة.
    Bak, çocuk kelimelerin detaylarına, dikkatli bakmıyor, yani çoğu zaman sadece tahmin ediyor. Open Subtitles انظر الولد لا ينظر بتمعن في تفاصيل الكلمه لذلك فهو معظم الوقت يخمن
    Çünkü çoğu zaman, zaten bulduğun şeyleri bulmaktan dolayı insanlardan para almayı unutuyorsun. Open Subtitles لأنك معظم الوقت تنسى أن تتقاضى من الناس الذين يطلبون منك إيجاد الأشياء
    Ve beni sevenler, her zaman en çok yargılayanlar olmuştur. Open Subtitles و دائماً الناس الذين مثلي الذين يتحكمون في معظم الوقت
    Ve insanlarla etkileşimlerde, neredeyse her zaman, ihtiyaç duyulan esneklik bu türde bir esnekliktir. TED وفي التواصل مع الناس والاشخاص معظم الوقت فان المرونة هي المتطلب الاساسي لذلك
    Ama Genelde burada satranç oynayıp zaman geçiriyorum. Open Subtitles و لكنى معظم الوقت هنا أضيع الوقت بلعب الشطرنج
    Yani Genelde o zırhı mı giydiğimi söylüyorsun? Open Subtitles اذاً انت تقول اننى ارتدى هذا الدرع معظم الوقت ؟
    Kendimi sürekli çaresiz hissetmek yerine hayatı yaşamaya başladım. TED تغيّرت من كوني بائساً معظم الوقت إلى الاستمتاع بالحياة.
    Bu da emlerin Genellikle şunları gördüğü anlamına gelir: Çok güzel ve lüks, ama masalar, zamanın çoğunu çalışarak geçiriyorlar. TED ويعني ذلك أيضًا بأن هذا هو ما تراه إمز في العادة، جميل وفاخر، ولكنه مكاتب -- إنها تعملُ معظم الوقت.
    İyi görünmek için çok zaman efor ve para harcarız. Open Subtitles نقضى معظم الوقت, الطاقه والمال فى السعى لنبدو بأحسن أحوالنا
    Çogu zaman asil is "göz dagi vermek" oluyor. Open Subtitles معظم الوقت. نحن نتحدث عن عمل لا يتعدى التخويف;
    - Orada çok vakit geçirir mi? Open Subtitles إنها تقضي معظم الوقت هناك في الخارج أجل , طوال اليوم
    zamanımın çoğunu kuzenimi düşünerek ve eski mafya filmleri izleyerek geçirdim. Open Subtitles بقيت مستيقظا معظم الوقت أفكر في قريبي وأشاهد أفلام العصابات القديمة
    Yani Bazen kendimi yalıtılmış gibi hissediyorum, ama çoğu zaman kendimi bu etkin sürece bağlı ve gerçekten de ilgili hissediyorum. Open Subtitles في الواقع, أشعر أحيانا بنوع من الإنعزال و لكن معظم الوقت, أشعر بالترابط حقا حقا, كأنني, منشغل بهذه العملية الحيوية
    İşini yapmaktan daha çok laklak eden ve devamlı atıştıran demek. Open Subtitles معناها أنه معظم الوقت يثرثر ويتناول الكعك بدلاً من القيام بوظيفته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more