Yatak odası duvarımda asılı dev bir timsah posteri var. | TED | كان لدي ملصق ضخم معلق لتمساح على جدار غرفة نومي. |
Lavabo kapısının arkasında asılı duran monttan başka odada hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شي بالغرفة سوى معطفه ساتولى امره معلق خلف باب الحمام |
Evlat, bu turnuvada ki tek satranç ustası, aile ağacında hemen yanında asılı. | Open Subtitles | سيد الشطرنج الوحيد في هذه البطولة هو معلق الحق بجانبك على شجرة العائلة |
Benden çok iyi spor yorumcusu olurdu. | Open Subtitles | أعتقد أني كنت سأصبح أعظم معلق رياضي. |
İyileşme sürecinde, resim yapma tekniklerini çalışması için yatağına bağlı özel bir şövalesi vardı. | TED | خلال فترة تعافيها، كان لديها حامل خاص معلق على سريرها حتى تتمكن من التدرب على أساليب الرسم. |
Gördüğü ilk şey, havada asılı duran bir mendildi. | TED | و أول شئ قال انه رآه.. منديل ورقي معلق في الهواء. |
Tuvaletin yanındaki kancada asılı duran bir kitap. | Open Subtitles | كتاب معلق على خطّاف مباشرةً بجانب المرحاضِ |
Seahawks Buffalo'yu alt ederse, programı ayaklarımdan asılı şekilde sunacağım. | Open Subtitles | اذا فاز فريق سياتل اليوم على بوفالوز فاني ساقدم برنامجي وانا معلق من قدمي |
Duvarda asılı tam 12 diplomaları var ve tek bir şey bile söylemiyorlar. Tommy Bellevue'daki uykusundan uyandığında... alışkanlıklarına aynen devam edecek. | Open Subtitles | لديهم 12 دبلوم معلق على الحائط ولا يستطيعون أخبارك شيأ |
Veteriner dönüp duvarda asılı duran baltayı alıyor... ve köpeği ikiye ayırıyor. | Open Subtitles | استدار الطبيب البيطري وأخذ فأسا معلق على الجدار وقطع الكلب لنصفين |
Sen bilirsin, ama burada kıstırıldın 70. katta asılı kaldın. | Open Subtitles | حسنا القول سهل و لكن الان انت داخل صندوق حديدى معلق على ارتفاع 70 طابق و لا شيىْتحت سوى الهواء |
Reginaldo Leme Globe yorumcusu bu koşullarda pist daha kayganlaşır sürüş zorlaşır ama onda bunun üstesinden gelecek hatta diğerlerinden fazlası bile vardı. | Open Subtitles | (رينالدو ليميس) معلق (الغلوب) عندما كانت الظروف سيئة وكانت الحلبة زلقه كان يملك افضلية. |
John Bisignano ESPN yorumcusu o zaman mühendisler bilgi paylaşmayı kestiler. | Open Subtitles | صوت (بسيجانو) معلق (اي اس بي ان) عندما توقف المهندسون من أقتسام المعلومات |
Bileğine bağlı bir ip ile yüksekten atlamak. | Open Subtitles | هو أن تقفز من مكان عال وأنت معلق بحبل حول كاحلك. |
Bak, onların aşkları pamuk ipliğine bağlı. | Open Subtitles | اسمحوا لي أن أقول لك هذا,حبهم معلق بخيط رفيع. |
On yıl boyunca kimse yeniden bir asma köprü yapmayı düşünmedi. | TED | لمدة 10 سنوات لم يفكر أحد ببناء جسر معلق آخر. |
- Takili kaldi! | Open Subtitles | -إنه معلق. |
askıda sadece bir yasa tasarısı var: Senatör Kamala Harris'in ENOUGH yasası. | TED | هناك فقط مشروع قانون فيدرالي معلق يدعى قانون ENOUGH مقدم بواسطة السيناتور كامالا هاريس |
Kapının kapanması gereken yere bak. Orada bir zımbırtı var. | Open Subtitles | انظر إلى مكان إغلاق البوابة هناك مفتاح معلق هناك |
Sanırım muhteşem parkımız askıya alınmış durumda. | Open Subtitles | اعتقد ان قرار حديقتنا الرائعه الجديده سيكون معلق |
IBM boğazımızı doğradı ve bizi domuzlar gibi bir kancaya takılı kan akıtmaya bıraktı. | Open Subtitles | نحرت عنقنا IBM أن وتركتنا ننزف كخنزير معلق |
Manyetik bir alanda tamamen asılıdır ve bir yolcu uçağının kullandığı enerjinin %2'sinden daha azına ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | وهو معلق تماما في المجال المغناطيسي ويتطلبأقلمن اثنينفيالمئةمنالطاقة المستخدمةلسفرالطائرة. |
Bunda ise adam diğer bacağından asılıydı. | Open Subtitles | وفى هذة النسخة هذا الرجل معلق بالرجل الاخرى |