Noel arefesini ailesiyle birlikte geçirme konusunda inatçı olmaması ...çok kötü. | Open Subtitles | عجباً، فهو لم يهتم حتى أن يمضي ليلة العيد مع عائلته |
Ben buraya geldigimde o oldu ama simdi ailesiyle birlikte Provence kaliyor. | Open Subtitles | وكان عندما وصلت هنا، لكنه هو البقاء في بروفانس مع عائلته الآن. |
Babanın neden ailesiyle birlikte yaşayamadığını hiç merak etmedin mi? | Open Subtitles | الكل كان يتسائل لما والدك لا يستطيع العيش مع عائلته. |
Bir çocuk ailesi ile birlikte Izu'ya tatile gitmiş ve beraber bir dağ kulübesinde kalmışlar. | Open Subtitles | فتى من المدرسة الإبتدائيه كان في عطلة في إيزو مع عائلته |
Bunu yapmasaydım, şimdi belki serbest kalıp ailesiyle beraber olacaktı. | Open Subtitles | لو لم أفعل, فلربما كان حراً الآن بمنزله مع عائلته |
Bu, General Tojo'yu ve ailesi ile birlikte kamu önüne selâmliga çikip kendini göstermeyi Iûtfeden imparatoru yüceltmedir. | Open Subtitles | ولقد وصلت الى الجنرال توجو والامبراطور الذى تنازل وظهر امام العامه مع عائلته |
12 yaşında bir kız babasının eve, ailesinin yanına dönmeyeceğine alışmaya çalışıyor. | Open Subtitles | فتاة تبلغ من العمر 12 عاما تحاول التعامل مع هذا الأمر و أن والدها لم يعد يهتم هنا مع عائلته |
Haber: " Peder Maclean ailesiyle birlikte yemekte iyi pişmiş rosto yedi. | Open Subtitles | اقتباس: "كان القس ماكلين لديه مشواه لطيفة أثناء تناول الطعام مع عائلته" |
"Gençliğinde ailesiyle birlikte New York'a taşındı. | Open Subtitles | إنتقل إلى نيويورك مع عائلته فبل بلوغه سن العشرين |
Eğer ailesiyle birlikte orada ölseydi, daha iyi olurdu diye mi düşünüyorsun ? | Open Subtitles | أتظن أنه سيكون أفضل حالاً... لو كان قد مات مع عائلته ؟ ... |
Evinde, ailesiyle birlikte olduğuna yemin ediyor. | Open Subtitles | يقسم أنه كان في المنزل مع عائلته طوال الليل |
Yetenekli bir şarap imalatçısı olduğu su götürmez. Askerlerim üzüm bağını ateşe verdiğinde ailesiyle birlikte telef olması kötü oldu. | Open Subtitles | صانع نبيذ موهوب بالتأكيد لكنه أمر مخزيًا أنه مات مع عائلته |
ailesiyle birlikte burada sarayda olan Flemenk bir Baron da kızını araya soktu. | Open Subtitles | وبارون هولندي هنا مع عائلته, وضع أبنته في هذا السباق. |
Mike Williams bir daha denize dönmedi. ailesiyle birlikte Teksas'da yaşıyor. | Open Subtitles | مايك ويليامز"لم يعد للبحر مجدداً ويعيش الآن مع عائلته" في تكساس |
ailesi ile daha fazla zaman geçirmesi gerekir. Altmış bin. Çok haklısın. | Open Subtitles | عليه أن يقضي وقتاً أكثر مع عائلته أنت على حق |
Biraz sonradan bir kaç saat sonra Mike ailesi ile samimi bir şekilde konuşuyordu. | Open Subtitles | لذا، في تلك الليله، ولاحقاً مايك جلس ليتحدث من قلب لقلب مع عائلته |
Hoss, Auschwitz'de kadınları ve çocukları öldürdüğü tüm o süre müddetince kamptan sadece bir kaç metre ötede ailesiyle beraber yaşıyordu. | Open Subtitles | طوال الوقت كان "هيس" يقتل "النساء والأطفال في "آوشفيتس وكان يعيش مع عائلته أيضا على بُعد ياردات فقط من المعسكر الرئيسي |
Şükran gününü o berbat ailesiyle beraber geçirebilir. | Open Subtitles | يمكنه أن يذهب لقضاء عيد الشكر مع عائلته الفاشلة. |
O kim olduğunu bilmek ve ailesiyle beraber olmak istiyor. - Ne kadar vakti kalırsa kalsın. | Open Subtitles | يريد أنْ يعرف هويّته ليكون مع عائلته مهما كان الوقت الباقي له |
Jane'i o ve ailesi büyüttü. | Open Subtitles | لذا فقد تولى تربيتها مع عائلته. |
Roberto ailesinin yanına gitti. Yazın yine bizimle olacak. | Open Subtitles | لقد عاد روبرتو مع عائلته الى موطنه وسيعود الينا الصيف القادم |
Saygıdeğer Amerikalı bir iş adamını ve ailesini öldürmek için mi kiralanmış? | Open Subtitles | إغتيال رجل أعمال أمريكي محترم مع عائلته |
Özellikle de ailesiyle olan ilişkisinde. | Open Subtitles | خصوصا بالنسبة لعلاقته مع عائلته |