annesiyle birlikte Helsingborg'da büyümüş. Annesi ölünce, 17 yaşında oradan taşınmış. | Open Subtitles | ترعرع مع والدته في هلسينغبورغ إنتقل في عمر 17، عندما ماتت |
Son yıllarda matematiği tamamen bırakmış ve annesiyle birlikte bu oldukça gösterişsiz evde yarı inzivaya çekilmiş gibi yaşamaya başladığı görülüyor. | Open Subtitles | بدا مؤخراً وأنه هجر الرياضيات كلياً وانطوى للعيش في شبه عزلة في هذا الإسكان العقاري المتحضر جداً مع والدته. |
Muhtemelen Guildford'da annesiyle birlikte kışı geçiriyordur. | Open Subtitles | على الأرجح يقضي فصل الشتاء مع والدته في "غيلدفورد" |
Döndüm çünkü böylece ait olduğu kişiyle annesiyle beraber olabilecekti. | Open Subtitles | لقد عدت لكي يكون حيث ينبغي له أن يكون - مع والدته |
annesiyle beraber, zavallı çocuk. | Open Subtitles | وحده مع والدته الأطفال الفقراء. |
Ve sanığın annesinin gözetiminde olması isteğini reddediyorum. | Open Subtitles | وارفض طلبك بان يعيش القاصر تحت الاقامة الاجبارية مع والدته |
annesi ile konuştuğumda o ve karısı Maya, başka bir admla evliyken görüşmeye başlamışlar. | Open Subtitles | و عندما تحدثت مع والدته قالت لي أنه و زوجته مايا أصبحا خطيبين بينما كانت ما تزال متزوجة من رجل اخر |
annesiyle bir araya gelme olarak görüyor da olabilir. | Open Subtitles | ربما يراه أيضاً كوسيلة للم شمله مع والدته |
Şehirde annesiyle birlikte yaşıyor. | Open Subtitles | يعيش مع والدته بالبر الرئيسي |
Çocuk, annesiyle birlikte gidiyor. | Open Subtitles | الصبي يجب أن يذهب مع والدته. |
Artık annesiyle birlikte. | Open Subtitles | هو مع والدته الآن. |
Cicero'nun annesiyle birlikte olma şansı doğdu ama Binbaşı Hewlett onu New York'a götürmesi için hiçbir askeri ayıramıyor. | Open Subtitles | سيسرو) لديه فرصة أن يكون مع والدته) لكن الرائد (هيوليت) لا يمكنه التخلي (عن رجلٍ ليُرافقه إلى (نيويورك |
Burada annesiyle birlikte. | Open Subtitles | هذا هو مع والدته |
annesiyle birlikte yaşıyor. | Open Subtitles | يعيش مع والدته - هذا صحيح - |
annesiyle beraber Connecticut'ta. | Open Subtitles | حسنا هو ملتزم مع والدته اليوم |
Çocuk annesiyle beraber. | Open Subtitles | الفتي مع والدته |
Şu anda annesiyle beraber evinde. | Open Subtitles | إنه في منزله مع والدته الآن |
annesinin başına gelenlerden sonra buraya gelmez oldu. | Open Subtitles | كلا, لن يأتي هنا مجدداً. بعد الذي حصل مع والدته. |
O Californiada annesi ile büyüdü. Annesi onu benden hep uzak tuttu. | Open Subtitles | نشأ و ترعرع في " كاليفورنيا " مع والدته التي أبقته بعيداً عنّي |
Belki de, ...annesiyle bir kez daha konuşabiliriz. | Open Subtitles | ربما نستطيع اه المغادره ثم نُتحدّث مع والدته |
Hâlâ annesiyle mi yaşıyor? | Open Subtitles | ما زال يعيش مع والدته ؟ |
Sanat tarihinde yüksek lisans yapmış ve annesiyle yaşıyor, yani... | Open Subtitles | لديه ماجستير في تاريخ الفنون ويعيش مع والدته لذا .. |