O gün babanla birlikte okulun dışında bekliyordum. | Open Subtitles | لقد أمضيت الوقت مع والدك خارج المدرسة في ذلك اليوم |
Evet, ama bugün bir itirafta bulunursa, babanla birlikte evine gidebilirsin. | Open Subtitles | أجل , ولكن يمكننا الحصول على إعتراف اليوم. يُمكنكَ الذهاب إلى البيت مع والدك. |
Ama işin aslı Babanla bir anlaşma yaptım. | Open Subtitles | ولكن حقيقة الأمر أننى عقدت صفقة مع والدك |
Kendi Babanla olan sorunlarından benimmiş gibi söz edeceğine, neden onunla konuşmuyorsun? | Open Subtitles | لديك قضايا مع والدك بينما تتسلط علي لذا لمَ لا تذهب وتعطيه أغنية ؟ |
Karuizawa'da, Babanla beraber kelebek yakalardınız. | Open Subtitles | اعتدت اصطياد الفراشات في كارويزاوا مع والدك ,أتذكر ؟ |
Ellinis gibi görünüyorsun. babana sinir olmana gerek yok. | Open Subtitles | تبدو خائفاً بشكل كبير . لا داعى لأن تبدو عصبياً مع والدك |
Eğer gitseniz bile, halen Babanın yanında olacaksın... ve kardeşin ve arkadaşlarınla bir arada olacaksın. | Open Subtitles | حسنا حتى لو رحلت فستبقين مع والدك واخيك وصديقاتك |
babanla birlikte görev yapan "Walter Beck" adlı birine ait kayıt bulamadım patron. | Open Subtitles | لمعرفة إذا كان يمكن أن اجد اسم والدته قبل الزواج. يا رئيس، ليس هناك سجل من أي والتر بيك، من الذين خدموا مع والدك. |
Scarlet, sen ve benim bir çatı altında yaşamamız harika ama... babanla birlikte uğraşman gereken sıkıntılar da arttı. | Open Subtitles | تحت سقف واحد ولكن بجعبتك الكثير حالياً مع والدك |
babanla birlikte jimnastik salonunun ortağı değil miydi? | Open Subtitles | ألم تملك الصالة الرياضية مع والدك بالشراكة ؟ أين ذهب هذا المال ؟ |
babanla birlikte burada kaldıklarında aralarında geçen önemli bir şey. | Open Subtitles | حدث شيء كبير بينهما عندما كانوا هنا مع والدك |
babanla birlikte buranın güvenliğini sağlıyorlardı. | Open Subtitles | أنه مع والدك كان بينهم أتفاق في الحفاظ على السلام في الحي |
Babanla bir yerlere gitmek için bayağı büyüdüğünü düşünüyordum. | Open Subtitles | -ظننتك كبرتِ -على الخروج مع والدك -كنت رجلاً عصرياً |
Babanla bir süre kalmak zorunda kalacaksın, tamam mı? | Open Subtitles | ستبقين مع والدك لقليل من الوقت,حسناً؟ |
Babanla olan, kendi kimliğinle olan gerçekte senin ne yapmak istediğinle ilgili meseleler bunlar incelenmesi gereken şeyler. | Open Subtitles | أترى, هذه المسائل مع والدك إضافة لهويتك الذاتية إضافة لما تريده حقاً لنفسك هذه الأمور, يجب أن يتم النظر بها |
Ama bu ayrıca senin Babanla olan durumunu ortaya koyuyor ki bu seni korkutuyor. | Open Subtitles | لكن الذي يجعلك أيضاً تواجه الحالة مع والدك و التي كانت مرعبة |
Hatırlıyor musun bilmiyorum ama, 30 yıl önce Babanla beraber çalıştım. | Open Subtitles | أدري أنك لا تذكر هذا، لكني عملت مع والدك لمدة 30 عامًا. |
Belki Babanla beraber dükkana... gidip biraz almak istersin? | Open Subtitles | تريد ربما الذهاب للسوق مع والدك لإحضار شيء منها؟ |
babana bir söz verdim ve onu riske atamam. | Open Subtitles | إلتزمت مع والدك بوعد منذ 20 عاماً ولا أنوي أن أحنث به |
Bu sabah Babanın yanında iki adam varmış. | Open Subtitles | .لقد كان في هذا الصباح رجلين اخرين مع والدك |
Yani öz Babanla mı kalman gerekiyor? Tüh be! | Open Subtitles | إذاً سيتوجب عليك الذهاب للعيش مع والدك الحقيقي؟ |
Emin değilim, ama o gelene kadar sen babanın yanına girebilirsin. | Open Subtitles | لست متأكدًا, لكنك تستطيعين الأستمرار مع والدك حتى يأتي هنا |
, Baba ile oturup gel küçük maymun. | Open Subtitles | تعال اجلس مع والدك , أيها القرد الصغير |
Son zamanlarda baban ile barışması tesadüf değil. | Open Subtitles | صلحه الأخير مع والدك لم يكن صدفة |
Babanla ilgili sorunlarını bilmiyorum ama olayı benimle geçiştirme. | Open Subtitles | لستُ أعلم ما هي مشاكلك مع والدك لكن لا داعي لإسقاطها عليّ |
Belgeler artık bende değil, Charlotte, Babanda. | Open Subtitles | لم أعد أملك ورقة القرض شارلوت، إنها مع والدك |
Tüm yaz Spudsy'de çalışacağım ve sen de babanla membran çatı kaplama yapacaksın. | Open Subtitles | سأعمل في مطعم البطاطس طوال الصيف وأنت ستعمل في تسطيح الأسفلت مع والدك |