"مغازلة" - Translation from Arabic to Turkish

    • flört
        
    • kur
        
    • asılmayı
        
    • flörtü
        
    • asılmak
        
    • asılmasın
        
    • asılmaktan
        
    • flörtleşmeyi
        
    Biletlerinizin fiyati için is adamlariyla flört eden tatli kiz rolü. Open Subtitles في مقابل ثمن التذكرة رجال الأعمال لديهم الحق في مغازلة الفتيات
    - flört yok. Aşk ilişkileri yok, tabi işinizden olmak istemiyorsanız. Open Subtitles لا مغازلة , ولا علاقات غرامية اذا كانوا يريدون الإحتفاظ بوظائفهم
    Le Ly de herkes gibi işini yapmalı. Kendini işe layık görmüyor. Okul çocuklarıyla flört etmekle meşgul. Open Subtitles كانت تعتقد أنها جيدة في العمل كانت مشغولة في مغازلة طلاب المدرسة
    Buna kur yapmak deniyor galiba ama sorduğuna göre yanlış yapıyor olabilirim. Open Subtitles حسنًا، أعتقد أنها تسمى مغازلة ولكن لكونك سألتي لعلي أفعلها بصورة خاطئة
    Galiba Penny Husbands-Bosworth ile flört etmeye çalışıyordu. Open Subtitles أعتقد أنه كان يحاول مغازلة زوجة بينى بوسورث
    Çalmaya başlamak istiyoruz, ama bunun için önce şarkıcımızın şu güzel kızlarla flört etmeyi kesmesi gerekiyor. Open Subtitles عندما يقرر مغنينا الرائع التوقف عن مغازلة تلك الفتاة الرائعة هيا يا رجل
    Evet ama genelde bir plan, flört, önceden haber verme olur. Open Subtitles نعم، لكن كان هناك غالبا تخطيط مغازلة ، إخطار مسبق
    Fakat benim açımdan flört etme yok. Open Subtitles لكنه لم تكن هناك أي مغازلة ليس من ناحيتي على الأقل
    Ben yaptığımda, buna flört denir ama sen yaparsan buna cinsel taciz denir. Open Subtitles حين أفعلها هنا تسمى مغازلة حين تفعلها أنت تسمى تحرش جنسي اعتبر هذا تنبيه رسمي لن أتساهل مع السلوك المتحيز جنسياً
    Sonra biraz flört, ofis içinde sevişmeler kazara hamilelik, ani bir evlilik ve mutlu bir hayat. Open Subtitles ثم هناك مغازلة و غرام و جواز و حياة جميلة
    Kıza, tıpkı senin güzel kızlara baktığın gibi bakıyordu. Sanırım, bebeğime flört etmeyi öğretmişsin. Open Subtitles كان ينظر اليها بفس الطريقة اللتي تنظربها الى فتاة جميلة، أظن انه بدأ يتعلم مغازلة الفتيات
    Acele edin! Otomatçı adamla flört etmeyi bitirdi sayılır. Open Subtitles اسرعوا ، لقد قاربت على الانتهاء من مغازلة عامل تعبئة آلة البيع
    Onun için flört etmek koşu yapmak kadar yabancıydı. Open Subtitles مغازلة إمرأة كانت أمراً غريباً بالنسبة إليه كالهرولة
    Bazen çok hızlı sürüyorum ve polisle flört ederek ceza almamaya çalışıyorum. Open Subtitles .. أتعلمين، أحياناً أقود سريعاً عن قصد حتى أرى إن كان باستطاعتي مغازلة الشرطيّ والتهرّب من المخالفة
    Bazen çok hızlı sürüyorum ve polisle flört ederek ceza almamaya çalışıyorum. Open Subtitles .. أتعلمين، أحياناً أقود سريعاً عن قصد حتى أرى إن كان باستطاعتي مغازلة الشرطيّ والتهرّب من المخالفة
    Biri görünür görünmez, özel bir kur yapma uçuşuyla dişinin önünde gösterisine başlıyor. Open Subtitles بمجرد أن تظهر واحدة، يتباهى أمامها بطيران مغازلة خاص.
    Küçük bir kur yapmadan ne çıkar? Open Subtitles ما الضرر الذي يمكن أن يأتي من مغازلة قليلة ؟
    - Her kadına asılmayı bırak baba. Open Subtitles أبي هلا توقفت عن مغازلة النساء
    Evlilik yeminlerini uçurumun ucundaki bir intihar flörtü olarak tanımlayan bir kadın. Open Subtitles "هذه امرأة تصف نذورها بأنها مغازلة انتحارية لمسن"
    Şu an son istediğim şey birilerine asılmak olur. Open Subtitles آخر شيءٍ قد أودّه هو مغازلة امرأةٍ.
    Eski karına söyle nişanlıma asılmasın. Open Subtitles لا تعبث معي، قل لطليقتك أن تكف عن مغازلة خطيبي
    Müşterilere asılmaktan mı bahsediyorsun? Open Subtitles ليست إلى درجة مغازلة الزبائن
    Ayrıca, bence doğal flörtleşmeyi tek başına romantik durum olarak düşünmek haksızlık olur. Open Subtitles إلى جانب، أعتقد أنّه ليس من العدل أنْ تحدد الظروف الرومانسية وحدها ما يعتبر مغازلة طبيعية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more