Ne olur ne olmaz diye gösteride bir anahtar yutmuştum. | Open Subtitles | أبتلعت مفتاحاً في حال أنتهى بي المطاف في تأديه عرضاً |
Test, insan zihni için tek başına bir anahtar sayılmaz -- hangi test öyle ki. | TED | وهو ليس تحديداً مفتاحاً منفرداً للعقل البشري، لا يوجد اختبار يفعل ذلك. |
-Hayır ama girmek zormuş. Sadece üyelerin gittiği, kalabalık bir kulüpmüş. Bir anahtar gerekiyormuş. | Open Subtitles | لا، لكن أسمع أنه ملهى منافق للأعضاء فقط و تحتاج مفتاحاً للدخول |
Sırt çantalının anahtarı varsa neden maskotu kullandı? | Open Subtitles | إذا صاحب الحقيبة لديه مفتاحاً للغرفة, فلماذا قام بإقتحام الغرفة؟ |
Evinizin anahtarı kimsede var mı? | Open Subtitles | لا توجد أي إشارة لدخول قسري هل من أحد آخر يملك مفتاحاً لشقتك؟ أجل. |
Erkek olsaydım, elimi sıkar, bir viski ısmarlar ve bir büronun anahtarını verirdin. | Open Subtitles | إن كنت رجلاً كنت لتصافحني و تشتري لي الخمر و تعطني مفتاحاً لمكتبي |
Çözmem yıllarımı aldı ve nihayet, yayının içinde bulunan matematiksel bir anahtar buldum. | Open Subtitles | إستغرقني حلها سنوات وإكتشفت أخيراً مفتاحاً رياضياً مركب في الإرسال |
Taşınmamı istediğinde, evdeki her kapıyı açacak bir anahtar verdin. | Open Subtitles | عندما طلبت مني الإنتقال إلى هنا أعطيتني مفتاحاً يفتح كل أبواب القصر |
Pekala, Ball'u yakaladigin gece ondan bir anahtar almistin. Evet. | Open Subtitles | في الليلة التي اعتقلت بها ـ بول ـ أخذت منه مفتاحاً |
Gözleri oymak için anahtar kullanmış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه استخدم مفتاحاً لكي يقلع العينين |
Bir anahtar kaybolursa, başka bir tane yapılmalı. | Open Subtitles | لو أن مفتاحاً قد ضاع فلابد من صنع واحد آخر |
Hayır, hayır. O kapıyı hep kilitli tutarım. Onda anahtar yok. | Open Subtitles | لا,لا, لا,انا ابقى بوبة الزقاق مغلقة وهو لايملك مفتاحاً لها |
Yani, katil ana kapıdan girmiş olmalı, -ki o da anahtar gerektirir. | Open Subtitles | مما يشير إلى دخول القاتل من الباب الرئيسي , و الذي يتطلّب مفتاحاً |
Röntgen cihazında bir anahtar göreceksin, Nina'nın kurtuluş anahtarı. | Open Subtitles | سترى مفتاحاً في الصورة بالأشعة السينيّة، |
O yüzden yeni bir anahtar verir misin? | Open Subtitles | و هي الآن لا تجيب على الباب لذا هلّا أعطيتني مفتاحاً جديداً من فضلك؟ |
- Evet, anahtarı vardı yani olabilir. | Open Subtitles | بأن لديها مفتاحاً للمنزل لذا أظن أنه من الممكن ذلك |
Nasıl çıkacağımı bilmiyorum. Bu sahte kelepçelerin sahte anahtarı yok. | Open Subtitles | هذه الأغلال المزيفة لا تملك مفتاحاً مزيفاً |
Sana bu dairenin anahtarını verdiğini de gördüm Jack. | Open Subtitles | و رأيتها أيضاً تعطيك مفتاحاً لهذه الشقة أليس كذلك، جاك؟ |
anahtarım olsaydı bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. | Open Subtitles | أتعلم ماذا، لما كان ليحدث هذا، لو كنتُ أملك مفتاحاً للمنزل. |
Bu toprak kalıntısı gibi görünüyor. İpucu olabilir. | Open Subtitles | هناك بعض البقايا على الارض ربما هذه تكون مفتاحاً |
Belki de geçmişimden daha önemli bir gizeme götürecek bir anahtara sahibim. | Open Subtitles | ربما أحمل مفتاحاً إلى لغز ربما هو أعظم من ماضيّ نفسه |
Bu yerin anahtarının herkeste olduğunu bilmek güzel. | Open Subtitles | يسعدني أن يمتلك الجميع مفتاحاً لهذا المكان. |
Ne yani çipe sahip olan kişi nükleer tesislerimize girmenin anahtarına mı sahip oluyor? | Open Subtitles | تمهلي , لذا مَنْ يمتلك الشريحة سيكون لديه مفتاحاً يمكنه من الدخول علي منشاءتنا النووية ؟ |