"مقابلها" - Translation from Arabic to Turkish

    • Karşılığında
        
    • karşılık
        
    • bedel
        
    • parasını
        
    • Onun için
        
    • bunun için
        
    Emin değilim ama sanırım Karşılığında para istiyordu. Open Subtitles انا لست متأكدا ,ولكنه كان يطلب اموال فى مقابلها
    Kağıt bizde ve o kadar istekliler ki Karşılığında para vermeye razılar. Open Subtitles نحن نملكها, وهم يريدونها بشده. لدرجه أنهم سيدفعون مقابلها.
    Onu bulacağımı biliyorsun ve bulduğumda da ona karşılık bir kara liste üyesi veriyorsun. Open Subtitles أنت تعلم أنني سأجدها وتُعطيني إسم من القائمة السوداء مقابلها عندما أجدها
    Şunu anlamalısınız ki, istediğim miktar kabul edeceğim tek bedel. Open Subtitles أريدك أن تفهم أنني حينما أخبرك بالقيمة التي أريد مقابلها فإنني سأعطيك الرقم الذي سآخذه مقابلها, أتفهمني؟
    Ve bazen ilginç şeyler de istersen parasını ödedikten sonra tartışmasız yaptırabilirsin. Open Subtitles وأحياناً، حتى ممارسة أمور ،لم نوافق على الدفع مقابلها لكنها تمضي بسلاسة
    Onun için para talep edemedim, şey, bilirsin... Open Subtitles بالطبع أنا لن اتقاضى مقابلها لأنه كما تعلمين
    Dikkat etmek zorundasın. Sana bunun için para veriliyor. Open Subtitles هذه وظيفتك، والتي تتقاضى مقابلها راتب زهيد
    Bu bilginin Karşılığında bir şey isteyecekmişsin gibime geliyor. Open Subtitles أفترض بقولك معلومة أنك تريد شيئًا مقابلها ؟
    O sütyeni saklıyorsan Karşılığında sana beş sent verebilirim. Open Subtitles إن كنت لا زلت تملك حمالة الصدر تلك، سأعطيك خمس سنتات مقابلها
    Az önce. Takas yapmak istiyorlar. Senin Karşılığında Ann. Open Subtitles للتو، يودون إجراء مبادلة، أنت مقابلها.
    Karşılığında sen ve arkadaşlarını adadan güvenlice götürmeyi teklif ediyorum. Open Subtitles "أعدك وصديقيك مقابلها بتوصيلة آمنة لخارج هذه الجزيرة"
    Karşılığında on bin at veriyorlar. Open Subtitles إنهم يعرضون عشرة آلاف فرس مقابلها
    Sana karşılık o. Open Subtitles أنت مقابلها هي؟
    Cevaba karşılık bir ok. Anlaştık mı? Open Subtitles إجابة مقابلها سهم، أهذا عادل؟
    Ona karşılık ben. Open Subtitles أنا مقابلها.
    İşte o zaman, Yıldız Gemisi UK hakkındaki gerçek, ...ve Britanya'da yaşayan insanların güvenliğini sağlamak için ödenen bedel. Open Subtitles هذه هي حقيقة السفينة الفضائية البريطانية والثمن الذي دفع مقابلها لأجل حماية الشعب البريطاني
    sunu anlamalisiniz ki, istedigim miktar kabul edecegim tek bedel. Open Subtitles أريدك أن تفهم أنني حينما أخبرك بالقيمة التي أريد مقابلها فإنني سأعطيك الرقم الذي سآخذه مقابلها, أتفهمني؟
    Uyuşturucu istiyorsan parasını ödeyeceksin. Open Subtitles أردت أن تتعاطى المخدرات إذن عليك أن تدفع مقابلها
    Ama neden şirketim parasını ödediği halde birinci sınıf yemek alamıyorum? Open Subtitles لكن لم لا احصل على وجبة الدرجة الأولى التي دفعت مقابلها شركتي
    O saat hediyeydi. Onun için para harcamamalısın. Open Subtitles تلك الساعة كانت هدية، لا يجب أن تدفع مقابلها
    Ve Onun için talep edeceğiz fidye dağlar kadar olacak. Open Subtitles والفدية التي سنطلبها مقابلها ستكون هائلة للغاية
    Babası bunun için ödemez. Ölmesini istiyor. Open Subtitles لن يدفع والدها شيئاً مقابلها يريدها ميتة
    bunun için sana iyi para ödediğimi hatırlıyorum. Open Subtitles حسبما اتذكر دفعت لك مبلغا جيدا من المال مقابلها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more