Rönesans adamlarının kapıyı kırıp bizi parçaladığında hissedeceklerimin yanında hiç kalır. | Open Subtitles | إنها لا شئ مقارنة بالقطع التي سأتقطعها عندما يفتحوا الباب ليدخلوا |
Buhar, sudan 1000 kat fazla hacme sahiptir bu nedenle muhafaza binalarının boyutları rektöre göre çok daha büyüktür. | TED | يأخذ البخار حيزاً أكبر من الماء السائل ب1000 مرة لذا تصبح بناية الاحتواء النووي كبيرةً جداً مقارنة بحجم المفاعل. |
Sıçanla karşılaştırıldığımızda özel görünüyor olabiliriz, evet, ama sıçan olmadığımızı bildiğimiz için bu adil bir karşılaştırma olmaz. | TED | بالمقارنة مع الجرذ، قد نبدو مميزين، نعم، لكن إنها ليست مقارنة عادلة، باعتبار أننا لسنا قوارض. |
Bu çocuklarla karşılaştırıldığında, ne kadar çok yağmur şemsiyeli çocuk olduğunu düşün. | Open Subtitles | تخيل كم في المدينة الكبيرة ولد بارع مثلك معروف مقارنة باولــئك الفتيان |
Geçen hafta konuştuğum kasabaya kıyasla bu kasaba birkaç ışık yılı önde. | Open Subtitles | عموما هذه المدينة متقدمة كثيراً مقارنة مع التي تحدثت عنها الأسبوع الماضي |
Az para değil. Ama dünyada halihazırda ilaca harcanan parayla kıyaslandığında çok para da değil. | TED | ليس شيئًا قليلًا جدًا، لكنه أيضًا ليس الكثير من المال مقارنة مع ما ينفقة العالم على الأدوية بالفعل. |
Bu, yapman gerekenlerin yanında en fazla bu kadarcık bir şey. | Open Subtitles | هذا الأمر بهذا الحجم، مقارنة بما كان من المفترض أن تفعله |
Diyabet çok yıkıcı olmasına karşın kalp hastalığının yanında masum kalıyor. | Open Subtitles | على أنّ السكري مدمّرٌ كمرض، إنه أقل أهمية مقارنة بمرض القلب. |
Biliyor musun, senin yanında dostumuz Shapeley amatör kalıyor. | Open Subtitles | هل تعرف , الشخص المدعو شابيلى مجرد مبتدىء مقارنة بك |
2012 yılında siyahi bir kadın doğum sırasında beyaz bir kadına göre 10 kat fazla ölme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. | TED | امرأة ذات بشرة سوداء في سنة 2012 واجهت خطر الوفاة أكثر من 10 مرّات عند الولادة مقارنة بامرأة ذات بشرة بيضاء. |
Çok sayıda mutlu çalışanı olan organizasyonlar aksinin olduğu organizasyonlara göre üç kat daha fazla gelir elde ediyorlar. | TED | المنظمات التي لديها الكثير من الموظفين السعداء لديها ثلاثة أضعاف نمو الإيرادات، مقارنة مع المنظمات حيث هذا غير صحيح. |
- Bu 1,000 metreden oldukça yüksek. - ve, piramitlere göre, daha...büyük mü? | Open Subtitles | الإرتفاع هنا يزيد عن 1000 متر و هذا مقارنة بالأهرام إرتفاع هائل للغاية |
İçinde değer barındırmayan herhangi bir karşılaştırma sorusunu düşünelim, mesela hangi bavul daha ağır? | TED | خذ على سبيل المثال أي سؤال مقارنة لا يتضمن قيمة، مثل أي الحقائب أكثر وزنًا. |
Bilirsiniz, kolesterol seviyemin standart ölçekteki insanlarla karşılaştırıldığında ne seviyede olduğunu öğrenmek isterim. | TED | كما تعلمون، أريد أن أعرف مستوى الكوليسترول لدي مقارنة بباقي الناس على نطاق قياسي. |
Burada yüzlere kıyasla çok daha ilginç sözlü sonuçlar bulduk. | TED | هنا نجد تقارير شفوية أكثر تشويقًا مقارنة بتجربة الوجوه. |
Atomlarla kıyaslandığında, karmaşık yapımızın tabaka tabaka yapısına sahip olmak için açık biçimde büyük olmalıyız. | TED | ومن الواضح أنه ينبغي أن يكون الإنسان كبيرًا، مقارنة بالذرات لكي يكون لديه طبقات من البنية المعقدة |
Zenginliklerine nazaran sosyal kalkınmada geri kalan ülkeler de var. | TED | لدينا بلدان أدائها هزيل فيما يتعلق بالنمو الاقتصادي، مقارنة بثروتهم. |
İkisini karşılaştırmak işe yarayabilir. Ben de tam öyle düşünüyordum. | Open Subtitles | يمكن أن يفيدنا مقارنة الاثنان ذلك ما كنت أفكر فيه |
Ama benim düşüncem, B kıyaslanamaz derecede daha kötü. | TED | ولكنني أقول أن السناريو ب هو الأسوء بلا مقارنة. |
Ama onun hayatıyla karşılaştırınca hayatını boşuna harcıyormuşsun gibi hissettirecek. | Open Subtitles | ولكن كل هذا سيُشعركِ بأنكِ تقومين بتضييع وقتكِ مقارنة بما قامت بهِ |
Diğer şehirlerle kıyaslayınca buranın iyi bir yer olduğunu anladım. | Open Subtitles | لم تكن سيئة مقارنة بالبلدات الاخرى فهى فى المتوسط |
Bu nedenle ilyak kanadı kültürüne oranla çok çok az ağrı olur. | TED | وبالتالي فإن احتمال حدوث ألم بعد العملية سيكون منخفضاً للغاية مقارنة مع عملية قطف العرف الحرقفي. |
Zekamı, çalışmayan bir çakmak ile mukayese etmek. | Open Subtitles | مقارنة ثقافتى بولاعة السجائر التى لا تعمل |
kıyaslama yapmak istemedim. Bu sefer daha kötü olurdu. | Open Subtitles | لا اعنى ان هناك مقارنة هذا سيكون اسوأ كثيرا |
İnan bana, Fowler, bu çocukların gelebileceği noktayla kıyaslarsak, şimdi birer melekler. | Open Subtitles | انهم الآن يعتبرون كأعضاء بالكونجرس مقارنة بما كانوا سيكونون عليه |