"مقعداً" - Translation from Arabic to Turkish

    • sandalye
        
    • koltuk
        
    • oturun
        
    • koltuğu
        
    • tabure
        
    • bir yer
        
    • otursana
        
    • Otur
        
    • bank
        
    • Sakata
        
    • sandalyeye
        
    Kendi başımıza yememiz ikimiz için de utanç verici. Bir sandalye çekeyim mi? Open Subtitles يؤسفني أن يأكل كل منا بمفرده هل أجذب مقعداً و أجلس؟
    Biz gidip kendimize güzel bir sandalye bulalım, "arkadaşım." Open Subtitles ماذا عن ذهابنا لنجد مقعداً مناسباً أيتها الصديقة
    - Hâlâ. Film için bana bir koltuk ayırın. Open Subtitles . أحجزوا ليّ مقعداً أمام الفيلم ببساطة ، سيدتي
    Tek yaptığım, kendime manzaralı ve rahat bir koltuk bulmaya çalışmak. Open Subtitles أنا احاول فقط أن أجد لنفسي مقعداً مريحاً لمنظر جميل
    Açıkçası iki saat kadar geriden geliyoruz o yüzden şunu doldurup adayların geriye kalanı ile birlikte oturun? Open Subtitles أجل ، نحن متأخرون بالعمل حوالي الساعتيّن لذا فقط املأي هذه وخذي لك مقعداً مع باقي الآخرين
    Desteğimi kabul et, sana senatoda bir koltuğu sana garanti edeyim. Open Subtitles إقبل دعمي وسأضمن لك مقعداً في مجلس الشيوخ
    Tamam o zaman sana bir tabure bulalım. Open Subtitles حسناً، إذاً سنجلب لك مقعداً طويلاً.
    Evet. Sana bir yer ayırırım ama biliyorsun, kadınlar etrafımı sarıyor. Open Subtitles أعني سوف أحجز لك مقعداً ، أنت تعرف كيف تلتفّ الفتيات حولي ، أليس كذلك ؟
    Ama belki geç gelirsin diye sana sandalye ayırdım. Open Subtitles لكني وفرت مقعداً لك في حالة وصولك في وقت متأخر
    Herkes yerini bulsun, birer sandalye bulun. Open Subtitles هيا تفضلوا ، فـ ليأخذ كل واحد منكم مقعداً
    Yüksek sura'da 12 sandalye var. Open Subtitles هناك 12 مقعداً في طاولة المسؤولين الكبار
    Size bir sandalye getirecek ve her şey yoluna girecek. Open Subtitles سيذهب ليحضر لك مقعداً وستكون بخير بعدها
    Size bir sandalye getirecek ve her şey yoluna girecek. Open Subtitles سيذهب ليحضر لك مقعداً وستكون بخير بعدها
    Bay Kaplumbağa için kavanoza ihtiyacım var, bu sayede otobüste onun için bir koltuk ayırtmama gerek kalmaz. Open Subtitles أحتاج الى المرطبان للسيد سلحفاة كي لا أبتاع له مقعداً على متن الحافلة
    Ateşin başında boş bir koltuk ile sahipsiz bir koltuk değneği görüyorum. Open Subtitles أرى مقعداً شاغراً أمام مدخنة الأسرة الفقيرة، وعكاز بدون صاحب
    Öğle yemeyi için bana bir koltuk bul. Open Subtitles إحجز لي مقعداً فى موعد الغذاء يجب أن أذهب
    Lütfen oturun, kemerinizi bağlayın ve görev kontrolü bekleyin. Open Subtitles فليجد كل شخص مقعداً و ليربط حزام الامان و إنتظرو الأوامر
    Lütfen oturun, kemerinizi bağlayın ve görev kontrolü bekleyin. Open Subtitles فليجد كل شخص مقعداً و ليربط حزام الامان و إنتظرو الأوامر
    Sonra, onu eve getirmek için arabaya bebek koltuğu almaya gittik. Open Subtitles ثمّ خرجنا لنشتري مقعداً للأطفال لنضعهفيالسيّارةحتى نعودبها..
    Sağ tarafınızda tabure olacak. Bunu kara deliğin içine koyacağım. Open Subtitles ستجد مقعداً إلى يمينك، سأضع هذه "الخامات فحسب في "الثقب الأسود
    Gidin, bir yer bulun. Beylere bir şeyler getirebilir miyiz? Open Subtitles حسناً، هذا جيد، تفضلوا، جدوا مقعداً هل يمكن لأحد ما يأتي بشئ لهؤلاء؟
    otursana, hadi Otur. Seninle tanışmak için ölüyor. Open Subtitles اجلس، اختر لك مقعداً إنها تتحرق شوقاً لرؤيتك
    Yapabildiğini yaptın Şimdi Otur bu adamla ilgileneceğiz. Open Subtitles لا. لقد قدمت مباراة رائعة للغاية لتأخذ مقعداً, وسنري إنكان بإمكاننا إخراج ذلك الشخص من أجلك
    Köprünün ortasında bir bank var, fidyeyi oraya bırakacaksın. Open Subtitles ستجد مقعداً على الرصيف أجلس عليه
    Ama mücadeleci biri. Hasta zaten tekerlekli sandalyeye mahkummuş. Belkemiği hasarlıymış. Open Subtitles ولكن إليكَ المفاجأة، كان الضحيّة مقعداً سلفاً، إصابة سابقة في العمود الفقري

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more