20. yüzyıla kadar hiç bir insanın ayak basmadığı bir yer. | Open Subtitles | مكان حيث لم يتواجد فيه رجل من قبل حتى القرن الـ20. |
Pekâlâ, buralarda özel konuşabileceğimiz bir yer var mı? Hayır! | Open Subtitles | حسناً، هل هناك مكان حيث نستطيع التحدث على إنفراد ؟ |
Hatta kokuşmuş Kraliyet Kuvvetleri'nin bile beni bulamayacakları bir yer... | Open Subtitles | مكان حيث انه حتي القوات الملكية الفاسدة لا تستطيع ايجادي. |
Onu, Albright'ın ofisinden daha ıssız, şahit bulunmayacak bir yere götürüyorlardı. | Open Subtitles | وأخذوا دافني الى مكان مهجور الى مكان حيث لايوجد شهود عيان |
Eğer Ronon'ı tanıyorsam, en çok hasar verebilecekleri bir yere gitmişlerdir. | Open Subtitles | أذا كنت أعرف رونن أنهم في مكان حيث يحدثون أكبر ضرر |
Her şeyin tekdüze olmadığı bir yerde yaşamanın ne güzel olacağı hakkında. | Open Subtitles | كم هو لطيف أن يكون هناك مكان حيث الأشياء ليست ثابته جداً |
Ben tam bi sessizlik ve yalnızlığa sahip olabilieceğim bir yer istemiştim. | TED | كنت أرغب في مكان حيث يكون لدي صمت تام وعزلة تامة. |
Bu öyle bir yer ki, mesela, eğer burası Hindistan olsaydı, bu odada sadece üç kişinin arabası olabilirdi. | TED | هذا مكان حيث, على سبيل المثال, لو كان في الهند, فقط 3 اشخاص من بيننا في هذه الغرفة يمتلكون سيارة. |
Siyahi insanlar için berber dükkânı sadece saçlarını veya sakallarını kestirecekleri bir yer değildir. | TED | بالنسبة للرجال ذوي البشرة السوداء، صالون الحلاقة ليس مجرد مكان حيث يتم فيه قص شعركم أو تقصير لحيتكم. |
Ve işte birinci seçenek: kütüphane olarak değil de konuşulan, gürültü yapılan bir yer olarak düşünün. | TED | لذا الخيار رقم واحد: بدلًا من التفكير فيها على أنها مكتبة، فكّر فيها على أنها مكان حيث: تتكلم وتحدث ضجيجًا. |
Ve burada yaşayan halkın artık sağlıklı ürün ve taze gıdalar alabileceği bir yer var. | TED | ويتوفر لدى الناس في المجتمع مكان حيث يمكنهم شراء الطعام الصحي الطازج. |
Oyun takımı, beyin takımı gibi, insanların gidip muhteşem fikirlerle karşılaşabileceği bir yer. | TED | خزان اللعب، مثل مركز البحث، هو مكان حيث بإستطاعة الناس الذهاب إليه والمشاركة بالأفكار العظيمة. |
Dünyanın öyle bir yer olması isteniyor ki giriş ve değişim birbiri ile orantılı olsun. | TED | إنها تريد أن يكون العالم مكان حيث يتناسب المدخول والتغيير. |
Sonra üye olduğum bir yer var, oraya gideriz. New Congress Kulübü. | Open Subtitles | بعدها نذهب الى مكان حيث أنني عضو به نادي نيو كونجرس |
Banyo yapıp tıraş olabileceğim bir yer var mı? | Open Subtitles | هل من مكان حيث يمكنني الاستحمام والحلاقة؟ |
Bir insanın isteyebileceği en büyük hazineyi, herkesin umutlarının ve rüyalarının en büyük hedefini bulabileceğimiz bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان حيث يمكن أن نجد أفحت شئ يمكن أن يتمناه الإنسان هدف أمنيات و أحلام كل الناس |
Onu almak isteyeceklerin olabileceği bir yer yok mu? | Open Subtitles | حسنا, ألا يوجد مكان حيث يرغب احد ان يأخذه؟ |
Eğer Ronon'ı tanıyorsam, en çok hasar verebilecekleri bir yere gitmişlerdir. | Open Subtitles | أذا كنت أعرف رونن أنهم في مكان حيث يحدثون أكبر ضرر |
Beni bulamayacakları bir yere gideceğim ve sen de evine döneceksin. | Open Subtitles | سأذهب إلى مكان حيث لا يمكنهم ايجادي و أنتِ ستعودين للمنزل |
Seni güvenli bir eve götüreceğiz, seni bulamayacakları bir yere. | Open Subtitles | سنقوم بنقلك إلى منزل آمن مكان حيث لا يمكنهم تعقبك |
Bir sorunu çözmede daha az iyi seçeneklerin olduğu bir yerde faydalıdır. | TED | إنه الأداة المساعدة في مكان حيث عدد الخيارات الأفضل فيه قليلة لحل المشكلة. |
O, bıçaklı kavgaların, araba yarışlarının, kaputta seksin olduğu bir yerden geldi. | Open Subtitles | أنه آت من مكان حيث فيه قتال بالسكاكين وسباقات مجهده وجنس داخل السياره |