"مكبرة" - Translation from Arabic to Turkish

    • büyüteç
        
    • büyüteçle
        
    • büyütülmüş
        
    • mercek
        
    • büyütece
        
    • Sunglass
        
    Öyleyse neden bir büyüteç alıp sebze bahçenize dadanmış, kolunuzu ısıran ya da kulağınızın dibinde sürekli vızıldayan bu yaratıklar hakkında biraz daha fazla bilgi edinmiyorsunuz? TED إذاً لماذا لا تخرج عدسة مكبرة وتتعلم المزيد عن من يقضم الخضروات في حديقتك، وتلسع ذراعك، أو تطير بالقرب من أُذنك فقط.
    Bu, her birinin altında shot bardağı bulunan beş büyüteç camdan oluşuyor. TED إنها عبارة عن خمس عدسات مكبرة, تحت كل عدسة كأس زجاجية.
    büyüteçle bakmadıkça, onu sen bile göremezsin, Jimmy. Open Subtitles أنت لا يمكنك أن ترى هذا إلى إذا فحصت كل شعرة بعدسة مكبرة
    Ama kafasındaki yarayı büyüteçle yeniden inceledim. Open Subtitles لكني تأكدتُ من الجروح التي على جمجمتها بعدسة مكبرة
    Burada gördüğünüz şey Steve'in deri rengindeki ufak değişikliklerin görünür olması için 100 kat büyütülmüş hâlidir. TED ما تراه هنا هو تغييرات صغيرة في لون جلد ستيف، مكبرة 100 مرة بحيث تكون مرئية.
    Bunlar binlerce kez büyütülmüş, bir insanın yanağının içinden hücreler. Open Subtitles هذه خلايا من التي تبطن خد الإنسان من الداخل مكبرة آلاف المرات
    Fikir evrenin muazzam genişliğini bir mercek gibi kullanma fikri. Open Subtitles الفكرة في إستخدام إتساع الكون كمرآة مكبرة عملاقة
    Buraya park etmiş olabilirim, ama fotoğrafın tıpa tıp aynısı olan bu adamı tanımak için büyütece ihtiyacım yok. Open Subtitles ربما علقت هنا لكن انا لا احتاج لعدسة مكبرة لتحديد شخص ما خصوصا من صورته
    Gymboree, Sunglass Hut mağazaları falan... Open Subtitles نعم، كما تعلمون، جيمبوري، عدسة مكبرة هت...
    Savundukları davalara dikkat çekiyorlar, bizi fark etmeye zorluyor ve pek de farkında olmadığımız ama belki de olmamız gereken sorunlar için büyüteç görevi görüyorlar. TED إنهم يلقون الضوء على قضايا يوْيدونها، ويجبرونا على الانتباه إليها، إنهم كعدسة مكبرة عالمية للمواضيع التي لا نهتم بها والتي ربما علينا ان نهتم بها.
    Bir ağaca baktığınızda, onu dev bir bütün olarak görebilmek için bir büyüteç lazım. TED عندما تنظرون إلى شجرة. تتطلب عدسة مكبرة لرؤية شجرة عملاقة.
    Sadece bir büyüteç alın. Bakın bende ne var? TED فقط امسك بعدسة مكبرة. أترى على ماذا حصلت؟
    Bunu sakla. Şifreli ve okuyabilmek için büyüteç gerekir. Open Subtitles أخفي هذه، إنها مشفرة وقد تحتاجين لعدسة مكبرة لقراءتها
    İçmiyoruz. Bir büyüteç ve cımbızın, sana yardımı dokunur mu? Open Subtitles هل تحتاج لعدسة مكبرة وملقاط لمساعدتك؟
    Geçmişimdeki tüm detayları büyük bir büyüteçle bulmaya yollanmış gibiydim. Open Subtitles كان مثل أود أن تم اعادتهم لاختيار من خلال كل تفاصيل حياتي الماضية مع عدسة مكبرة واسعة النطاق.
    Korkunç insanlar büyüteçle karınca yakar ya hani? Open Subtitles عندما يستخدم الناس الرهيبون عدسة مكبرة لإحراق النمل.
    Bizi şu anda büyüteçle izliyorlar. Open Subtitles إنهم يشاهدونا بعدسة مكبرة الآن ؟
    Dünyanın büyütülmüş bir fotoğrafına bakıyorsun. Open Subtitles أنت تنظر إلى صورة مكبرة للأرض
    Bu en yakın yıldızın büyütülmüş resmi. Open Subtitles هذه صورة مكبرة لأقرب نجم
    Bir mercek bulalım öyleyse. Open Subtitles احصلى على عدسة مكبرة.
    Bak, bir büyütece ihtiyacım var. Open Subtitles أنظري، أنا أحتاج الى عدسة مكبرة
    Gymboree, Sunglass Hut mağazaları falan... Open Subtitles نعم، كما تعلمون، جيمبوري، عدسة مكبرة هت ...

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more